Dershaneler kapatılsın, yaz tatilleri azaltılsın!..
CHP Tandoğan’da “grup” yapacakmış!..
Geç...
Çok daha önemli işlerimiz var!..
•
Olursa...
Üniversite sınavı kalkıyor, dershaneler kapatılıyor!..
Evet;
Üniversite sınavı gereksizdi.
Zavallı öğrenciler, bu pazar da gereksiz bir sınava girecekler.
“Son” olması dileği ile.
•
Bu üniversite sınavı berbat bir iş; saçmalık.
Tabloya baktım; öğrencilerin üniversite sınavına giriş ortalaması 2.7; neredeyse üç.
Öğrencilerin çoğu da, sokakta kalıyor ya da sokaktan farkı olmayan bölümlere gidiyor.
•
Üniversite çağındaki gençlerin ancak yüzde 8’i üniversiteli ve bunların da ancak dörtte biri “doğru dürüst” bir bölümde.
•
Hadi bakalım; 20’sine kadar sınava ve ezbere dayalı bir sistemle “yetiştirilen” bu gençleri ne yaparsın?..
Lise bitti, sınav kazanma...
Askerlik bitti, iş bulma...
Bir telaş ki...
•
Bu “Çocuk Soykırımı” adeta.
Bebekliğini, çocukluğunu, gençliğini yaşatmıyoruz insanımıza...
Bizim kadar çocuklarına, gençlerine zulmeden bir toplum yok galiba.
Okullar birer “esir” kampı gibi.
Aileler, öğretmenler, idareciler, hep bu zulüm çarkının zâlimleri...
Bir yönüyle de mazlumları!..
•
Hafta sonu üniversite sınavı var.
Öyleyse oraya ağırlık verelim:
Gençler, üniversite kazanmayı ölüm kalım meselesi ve de iş kapısı olarak görüyor.
Bu yanlış; üniversite bir iş bulma aracı değildir.
Üniversite, belirli bir alanda yeteneği olan kişilere, bilimsel, felsefi altyapı kazandırma ve kendilerini geliştirme imkanı sunması gereken eğitim kurumudur.
Uyanık gençlere tavsiyem; açık öğretim bitirsinler, açık öğretim okudukları sürede hem çalışsınlar hem de lisan öğrenmeye baksınlar.
Ne olacak ki, dört yıllık Açık Öğretim diploması ile Cumhurbaşkanı bile olabilirsin.
“Tıp-Mıp” kazanamayacak durumdaki uyanık gençler böyle yapsınlar.
Böylece yıllar boyunca üniversite için harcayacakları veya harcatacakları para ceplerinde kalır, ruh sağlıklarını korumuş olurlar, para kazanırlar ve lisan edinirler.
Para dedik de az buz değil; şöyle bir hesapladım, dershanesi, okulu, yolu, yoğurdu, orta halli bir mahalde iki daire parası gidiyor bu boş işlere!..
•
Dershanelere de birkaç çizik atmak lazım:
Sayıları 4 bin civarı, yılda on milyar dolarlık bir sektör.
Kimse kendini aldatmasın; sınav teknikleri üzerindeki çalışmaları dershaneleri vazgeçilmez kılıyor ve dershaneye gönderilmeyen çocuğun hemen hiç şansı kalmıyor!..
Birçok iyi hoca dershanelerde, dershane başına 15 hocadan 50, 60 bini oralarda.
Bunların onda biri “kaliteli” olsa, 5, 6 bin.
Çocuklara “teknik” öğretmekle meşgul edilen bir eğitim ordusu!..
Evet, maliyeti ne olursa olsun, dershaneler kapatılmalı ve derslerin okulda öğrenilmesi sağlanmalı.
Okulda öğrenemeyen evde çalışır, evde de öğrenemeyen piyasaya açılır!
Denilecek ki, “Parası olan o sistemde de bir yolunu bulup dersini alır!”
E, tabii...
Parası olan, yurtdışına da gider.
En kral diploma ile geri döner.
Orası için yapılacak bir şey yok.
Yangından ne kadar genç kurtarabilirsek o kadarı kâr.
•
Peki dertleri sıraladık...
Ne yapmak gerek?
İşte naçizane tavsiyeler:
1-Bu işi dershanede değil, okulda bitirmek lazım.
2-Tam gün okul,
3-Eğitime geri dönmüş kaliteli öğretmenler ve mevcut kaliteli öğretmenler,
4- Mevcudu en fazla 20 olan sınıflar,
5- İlk ve orta öğrenimdeki ders notlarının üniversiteye girişte büyük ölçüde belirleyici olduğu bir sistem,
6- Alabildiğine meslek eğitimi,
7- Üç aylık değil, beş altı haftalık yaz tatilleri,
8- Parasız eğitim,
9- Üniversiteye giriş sayısı sınırlandırmasına son, kendisini yeterli gören, o bölüm için gerekli puanları ilk ve orta öğretim sıralarında alabilmiş herkese üniversite,
10- Öğretmen maaşlarına hatırı sayılır zamlar.
11- Fakir ve yetenekli çocuklara bol bol devlet, özel sektör desteği.