Başbakan Ve Dershaneler
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İzmirde bir konuşma yaptı dershaneler üstüne ve bir yerinde dedi ki:
Biz akıl sahibi, insaf sahibi, izan sahibi olanları, bu noktada dayanışmaya davet ediyoruz. Hatta bu noktada desteğe davet ediyoruz.
Değindiği sorunlar şunlardı:
'Niçin acaba öğrenciler üniversite hazırlık kurslarına giderler? Bunu anlamakta zorlanıyorum.
Bakıyorsunuz en güçlü liseden, fen lisesinden, Anadolu lisesinden mezun oluyor, o bile hazırlık kursuna gidiyor, bu bir garabet.
Bundan ülkemin kurtulması lazım. Milletçe kurtulmamız lazım.''
Bunlar az paralar değil, çok ciddi paralar buralara harcanıyor ve bunun bedelini ödeyen var, ödeyemeyen var.
Bu sistem nasıl oluşturulmuş? Bunu kaldırmaya kalktığınız zaman acaba hangi bariyerlerle karşı karşıya kalacaksınız?
Yıllarca teklif ederim; devlet istese her sene dershaneye vereceğimiz paraları alır ve biraz da kendisi katkı sağlayarak öğrencimizi paralı olarak üniversite de okutabilir. Hiç olmazsa paralarımız boşa gitmez.
Evet, yıllarca bir yanda okul mecburidir, bir yanda dershane. Başbakanın dediği gibi herkes kendisini buna mecbur hissediyor. Yolu o ikinci okuldan geçmeyenin akıbeti baştan belli sanki ve bu da moral bozuyor.
Ne eğitimde fırsat eşitliği, ne sosyal adalet duygusu, ne moral
tahrip etmediği yok.
Okullarda izin verilmeyen birçok yanlış davranış ve kötü alışkanlıklara oralarda daha rahat bir zemin var.
Olay meslek liselerine gelince daha bir fecaate dönüşüyor. Meslek liselerine yapılan kat kat haksızlıklar, insanın kanını donduruyor. Mesela İmam Hatiplerde okunan hiçbir meslek dersinden üniversite sınavlarında soru çıkmaz. Bütün yıl okuduğu derslerden, kitaplardan hiç soru çıkmaz. Dershanelerin bu açıdan bir katkısı da yok onlara.
Akla şöyle sorular geliyor tabi; iyi ama bu dershaneler ne olacak?
Buna makul bir çözüm için elbette bir şeyler yapılmalı ama diyelim yapamadık, bu bir yanlışın devam etmesinin mazereti olamaz. Olmamalı. Zararın neresinden dönülürse kardır.
Ancak ikinci bir okul serisi olan dershaneler için neler yapılabilir? Bu kadar çalışan sektöre zarar vermeden onlardan nasıl yararlanılabilir?
Özel okullara dönüşebilirler mesela. Okullarda alınamayan veya alınsa bile tercih edenlere imkân tanınan sanat ve kültür kursları olabilirler. Oralarda aldıkları ders ve başarılar, doğrudan karnelerine yansır örneğin.
Çok teknik bazı ilimlerde, sanat dallarında özel dersler veren okullara dönüşebilirler. Belki daha başka bir sürü işe yarayabilirler.
Ama sonuçta kanayan bir yara olan bu dershane meselesine bir şekilde bir çözüm getirilebilir.
Hem böylece esas okulların başarısı ortaya çıkar. Bakalım devlet ne kadar başarılıdır okullarında. Çünkü dershaneler, okullardan şikâyetçi, okullar dershanelerden.
Şu üniversite veya başka sınavlarında sıfır alanların sorumlusu kimmiş, tek bir doğru cevabı olmayan cevap anahtarlarının vebali kime aittir, öğrenebiliriz belki.
Çalakalem bunları yazdım. Amacım bu konuda Başbakana destek olmak ve onu cesaretlendirmektir. O karar verirse, bakanlık ve değişik uzmanlar, sorunlar ve çözüm yollarında elbette kapsamlı raporlar hazırlayacak ve teklifler sunacaktır.
Aklın yolu birdir demişler. İnşallah hayırlara vesile olur. (Bu yazı daha önce bir kere yayınlanmıştır.)
Şimdi Başbakan dersaneleri yeniden gündeme getiriyor ve isterlerse özel okullara dönüştürülebileceğini söylüyor. Özel okullara daha fazla destek vermeye engel Danıştay kararını tekrar gündeme getiriyor.
Biz de aynı desteği tekrar veriyoruz. Umarım bu sefer vesayet yolunu kesmez de başarılı olurlar. Sonuçta kazanan biz oluruz, millet olur, yavrularımız olur inşallah.