Saatlerin yaz uygulaması için bir saat ileriye alındığı hafta sonunda hem güneşin hem de karın keyfini sürdük Kartepe’de.
Otelden ayrılıp Maşukiye’ye inince pazara da uğradık… Sebze ve meyvenin vs. dışında eski eşyalar da vardı satılık.
Çocukluğumda, İzmir’de, her elektrik kesintisinde yaktığımız, hatta babamın memur olmasına rağmen pazarda sattığı gaz lambasını görünce anlık bir hatıra belgeselinin içinde buldum kendimi.
Türkiye o dönemde Bulgaristan’dan elektrik alıyordu. Komşu şalteri indirince karanlık içinde kalıyorduk.
Üretimin, fabrikanın durması biz çocukları ilgilendirmiyordu o zaman. Yazın bahçe ve sokak imdada yetişiyordu; dışarıda vakit geçiriyorduk. Kışın ise, evde pil varsa, karanlığı radyo ile yeniyorduk.
Eşime “ şu aynalı olandan alalım” dedim dudak büktü. Bazı gaz lambalarının arkasına daha fazla şavk versin diye ayna koyuluyordu. “Lazım olur” dedim ama almak için ısrar etmedim.
Eve yakın benzin istasyonuna doğru yaklaştığımızda anlık indirimle karşılaştık. “Benzin alacağım” dedim. Eşim “vakit geçirmeyelim sonra alırız” dedi. Bu sefer ısrar ettim.
Israr ettim çünkü; eşimin bilmediği ama benim bildiğim bir değerlendirmeden dolayı.
Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri ile TOBB, Davos’a benzer bir organizasyonda bir araya geliyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ekonomiyle ilgili değerlendirme yapıyor bu toplantıda.
Hisarcıklıoğlu, dünyada motorinin yılın ilk iki ayında yüzde 30,5 oranında artmasına rağmen Türkiye’de tüketici fiyatlarında yüzde 13 arttığını belirterek yüzde 17 oranında artışın kapıda olduğu sinyalini verdi. Ben de bu sinyali aldım.
İyi ki depoyu doldurmuşum, zam geldi. Gelmeye de devam edecek Hisarcıklıoğlu’nun değerlendirmesine göre. Şirketler, sivil toplum kuruluşları akaryakıt firmalarıyla toplu alım anlaşması yaparak maliyetlerini biraz da olsa düşürürler ama biz gazeteciler ne yapar bilmiyorum. Kurum olarak mı, meslek örgütü olarak mı pazarlık yaparlar zaman gösterecek. Bu kadar enerji muhabiri hatta derneği, otomotiv sektörünün uzman muhabirleri varken sırtımız yere gelmez diye düşünüyorum.
Eşim, içimde kalmasın diye bana aynalı gaz lambası almaya gitmiş bit pazarına. Tezgahta oyalanırken yaşlı bir teyze, ihtimal dul maaşıyla tek başına geçinmeye çalışıyor, yanına yaklaşıp “Kızım düşünme al. Bizim zamanımızda ‘eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı’ derlerdi. Bu zamlardan sonra gerçekten nur yağacak” demiş.
Daha ne desin ki?
Hadi “yaşlılar ayakları sızlayınca yağmur yağacağını bilir ama bit pazarına nur yağacağını bilemez” dediniz işin içinden sıyrıldınız.
Ankara’daki bir ailenin toptan kömür zehirlenmesiyle ölmesine ne diyeceksiniz?
Gaza öyle bağlandık ki yeni evlerde baca bile yok. Kömür sobasından zehirlenerek ölebilme lüksümüz bile elimizden gidiyor farkında mısınız? http://twitter.com/sahanss - [email protected]