Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Şerrefsizm!..

Şerrefsizm!..

4 Nisan tarihî gününü, artık bu ülkede darbecilerin de yargılanabileceğini yazacak değilim. Bu yargılamanın kalemi 12 Eylül 2010 günü, referandumla kırılmıştır. Bunu konuşmaya gerek bile kalmadı. Televizyonlarda, gazetelerde, internette o mahkeme duyurusunu gördük ya!.. O listede sanık olarak A. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın adlarını gördük ya... Ölsek de gam yemeyiz artık.

Lafım, yargılamanın başladığı gün, mahkeme önüne üşüşenlere... Tıpkı yakalanmış ava çöken leş kargaları ve çakallar gibiydiler.

2010 yaz aylarını, “Hayır!...” nidalarıyla ve “boykot” çığırtkanlığıyla dolduranlara bakın, 4 Nisan günü, sabah erkenden çelişkilerini sergilemek üzere, adliyenin önünde mevzilendiler. Hem de utanmadan!...

Hani darbeciler yargılanamayacaktı?..

Hani, anayasada yapılan değişikliklerle darbecilerin yargılanması yolu açılmayacaktı?..

Hani, demokratlar halkı kandırmak için “12 Eylülcüler yargılanacaktır” havucu gösteriyorlardı?..

Hani, anayasa değişikliklerine “Hayır!..”dı?..

Hani boykotçuydunuz?..

Hani!... Hani!... Hani!...

Yargı başlar başlamaz ilk siz üşüştünüz ve ucuz kahramanlık yapıyorsunuz... Elde afişler, dilde sloganlar, 12 Eylülcüleri lanetliyorsunuz!...

İşte millî irade!... İşte mahkeme, işte yargılama!...

Ama gösterici güruhuna bakar mısınız?... 2010’da “hayır” diyenler, “boykot” çığlıkları atanlar, 12 Eylülcülerden hesap sorulmasını istiyorlar... 2010 yaz aylarında neredeydiniz?.. Nerde kaldı “hayır”cılığınız?.. Boykotçuluğunuz nerde?..

Yargılama başladığı andan itibaren, bunu en çok istismar eden “hayır”cılar ve “boykot”çular oldu.

Gösteride onlar, televizyonda onlar, gazetelerde onlar...

Sanki 32 yıldan beri bugünü beklermiş gibi meydandalar.

Sanki anayasa değişikliğine karşı olanlar onlar değildi...

Sanki... Sanki... Sanki...

Şimdi pişkin pişkin gösteri yapıyorlar, pişkin pişkin konuşuyorlar... Korkarım, yarın öbür gün, bu akbabalar, bu renkleri malum çakallar, yargılamaları bize bırakmazlar ve sahip çıkarlar; hatta “evet”çileri suçlamaya bile kalkarlar.

Demek erdemsizlik buymuş!.. Referandum sürecindeki dedikleri henüz hafızalardan silinmeden, daha bir buçuk sene önce var güçleriyle “hayır”cılık, “boykot”çuluk yapmamışlar gibi, şimdi referandumun sonucundan nemalanmaya kalkıyor bu hazırlopçular. Bu ne yaman bir çelişkidir!.. Bu ne yüzsüzlüktür!.. Bu ne pişkinliktir!.. Utanmadan, ağızlarını yaya yaya, “Şu da yargılansın, bu da yargılansın” ahkâmı kesiyorlar. 2010 yazında neredeydiniz meydan gülleri?..

Atalarımız, “Bağda izin olsun, üzüm yemeye yüzün olsun” demişler. Bu beceriksizlerin bugüne kadar hangi bağda izleri var? Bu meydan bülbülleri, bugüne kadar bu millet, bu ülke, bu topraklar için hangi başarıya imza atmışlar?..

Bu iş, mahkeme kurulunca meydanlara dökülmekle olmaz; millî iradeyi tecelli ettirip anayasayı çatır çatır değiştirmekle olur!.. Millî irade de bunu yaptı. Yargılama, bu iradenin sonucudur, sizin entel-dantel eleştirilerinizin meydan madrabazlıklarınızın değil.

Evet... Göreceksiniz...

Darbecileri hâkim karşısına çıkarıp yargılanmasını sağlayan bizler, darbecilerin yargılanmasına doya doya sevinemeyeceğiz bile... Sofrayı kuran bizler olacağız; yemeği onlar yiyecekler... Dün “hayır” diyenler, boykot çağrısı yapanlar, yargılamayı istismar edecekler; meydanlara dökülecekler. Ve bunlar, sevgili Serdar Sengir’in dediği gibi, dünya ideoloji tarihine yeni bir akım ekleyecekler, ŞERREFSİZM!..




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi