BBP, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun liderliğinde, özgül ağırlığının, elde ettiği oy oranlarıyla kıyaslanmayacak kadar fazla olmasından dolayı yakından takip ettiğim bir partiydi.

Bir ara bu partinin çalışmalarını uzaktan takip etmek gibi bir hale girdim.

Sayın Yalçın Topçu çok zor bir dönemde gelmişti ve merhum Yazıcıoğlu’nun bir cinayete kurban gitmesi dışındaki bir gündem maddesini kamuoyu gündemine yerleştirmekte zorlandı.

Sonra, Sayın Mustafa Destici Genel Başkan oldu...

Doğrusunu isterseniz; partide, üçüncü, dördüncü adam pozisyonunda olduğu günlerde edindiğim izlenim, bu işi götüremeyeceği yönündeydi.

“Taç giyen başın hüneri artar”mış.

Mustafa Destici’nin aktivitesi, siyasete, medyaya, dünyaya, piyasaya dair yaklaşımları beklentilerimin çok üzerinde gerçekleşti.

BBP, çok zor bir hatta siyaset yapmak durumunda; CHP-MHP blokunun yaptığı gibi, “Doğruya da yanlışa da yanlış deme” politikasını takip etmek BBP gibi ilkeli bir partiden beklenmez.

İktidarın doğrusuna doğru, yanlışına yanlış dediğinde ise,

“AK Parti’nin peşine takılmış gidiyor!” yollu ithamlara maruz kalmak kaçınılmaz olur.

Sayın Destici, söylemleriyle bu türden hücumları etkisiz kılmayı bildi.

Gelişmeler de, BBP’yi haklı çıkartınca işi bir ölçüde kolaylaştı.

Mesela...

Sayın Destici anlattı:

Ziyareti sırasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kendisine üç aşağı beş yukarı şunları söylemiş:

“BBP’nin çalışmalarından istifade ediyoruz. Ancak, referandumda AKP’yi desteklemeniz, ‘evet’ kampanyası yapmanız bence çok yanlıştı. Bu tutumunuz hem ülkeye hem de partinize zarar vermedi mi?..”

Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerini sonuna kadar dinledikten sonra demiş ki Sayın Destici:

“Biz sırf muhalefet olsun diye muhalefet yapmayız. Biz, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilme erdem ve cesaretine sahip bir siyasi hareketiz. Bunu, rahmetli Genel Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu’nun her tavrında görebilirsiniz... Eğer, bu referandum paketi, Ak Parti’nin değil de sizin hazırladığınız bir paket olsaydı, hiç çekinmeden ‘evet’ derdik. Çünkü, biz Türkiye’nin menfaatlerini savunuyoruz. Biz, darbelere sözde değil, özde karşıyız...”

¥

Sayın Destici’nin bu mealdeki sözleri üzerine şunları söylemiş Kılıçdaroğlu:

“Siz özellikle darbecilerin yargılanması için ‘evet’ dediniz ama göreceksiniz, darbeciler yargılanmayacak!.. AKP milleti aldatıyor!.. Maalesef sizi de aldatıyor. Bunu göreceksiniz!..”

¥

Sayın Destici bunları aktardıktan sonra dedi ki:

“İşte geldiğimiz nokta. CHP de referandumda evet diyenlerin sağladığı imkandan faydalanarak 12 Eylül davasına müdahil oldu. Hani referandumdaki ‘evet’ oyları bir işe yaramazdı?.. Evet, süreç bir defa daha bizi haklı çıkardı...”

Bu noktada, çayından bir yudum alarak, şunları da söyledi Sayın Destici:

“Buna rağmen, olumlu bir gelişme varsa, bundan, zamanında karşı çıkanlar da faydalanır. Dolayısıyla her şeye rağmen Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu noktaya gelmiş olması önemlidir. Bakın şimdi referandumda ‘hayır’ kampanyasını yürütenler de ‘evet’ diyenlerin yanına geldiler!.. Bizim tavrımız zaten belliydi. Şimdi, CHP ve MHP de, 12 Eylülcülerin yargılanmasını mümkün kılan imkandan faydalanıyor!.. Fena mı?..”

¥

Evet, hiç de fena değil...

CHP ve MHP yönetimlerinin bile, “Kenan Evren” karşıtı olmaları az gelişme mi?.. Aferin CHP-MHP ittifakına!..

YARIN DEVAM EDELİM:

Sayın Destici, sohbet sırasında TSK’ya, AK Parti’ye, Suriye ve İran politikasına ve tabii rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu Cinayeti’ne ilişkin önemli tespitleriyle dikkat çekti.

Elinde “Cinayeti” bütün boyutları ile ortaya koyan belgeler olduğunu söyledi!..

“Ordu ihtilal ordusu mantığı ile hareket etmemelidir... Ankara’nın her yanı askeriye...” diyerek başladığı bölüm, son derece çarpıcıydı...

Kısmetse yarın BBP ve Mustafa Destici ile devam edelim.

FACE-NOTUMUZ!..

Bu sütunda yer alan bazı konuların ayrıntılarına yer yetmezliğinden dolayı giremiyorum. Ayrıntılar için, geçen hafta açtığım http://www.facebook.com/serdararseven1 adresinde buluşabiliriz. Oraya da desteğinizi bekliyorum.