ALTINI TUTAMAYANLAR İLE ÜSTÜN ÜSTÜ: POST DARBE
Çok bloklu sitenin en tepe yöneticisiydi.
Altındakiler yeni seçilmişlerdi. Ancak sakinlerden bazıları yeni seçilenleri istemiyordu.
Azınlık olmalarına rağmen en tepe yönetici, azınlığın isteklerine meyil ederek seçilmişlere yol verdi.
Sitedeki kavga, post modern bir yöntemle azınlığın istediği şekilde bitti.
Halbuki en tepe yöneticiye de yıllar önce yol verilmişti.
İlk defa Altını tutamayanlar tarafından mağdur edilmişti. Sonuncusundakinde altın üstü de vardı.
Zaman geçti, mağdur olanların hepsi Başbakan oldu.
Talih sadece Ona güldü. O, üstün de üstü makamına yükseldi. İşte o makamdayken Oda altını tutamadı; post modern yöntemle, yönetimin değişmesine vesile oldu.
Şiir Mağdurunun da Başbakan olduğu dönemde altın üstü, üstün altını tutamadığı günlerin hesabı soruluyor.
Adalet, işlenmiş bir suçu sorguluyor yıllar sonra
Ancak, post modern darbe dönemininin altını tutamayan üstün üstü davaya karşı çıkıyor; Ben ihtilallere, karşı ihtilallerle veya bu tür davalarla karşılık verilmesini düşünen biri değilim. Barışçı bir yol bulmak lazım. Halkın bir kısmı istiyor, bir kısmı istemiyor. Bir kısmının istediği şeyi yaparsanız istemeyen kısmı; istemeyenlerin dediğini yaparsanız isteyen kısmın duygularını incitir, onları karşı karşıya getirirsiniz. Bundan da faydalı bir sonuç çıkmaz. Bu sebeple uzlaşma yaratmak, barışçı bir yol bulmak gerekir. Bu tür olaylarda yapılacak iş sadece mahkemeye gitmek değil, toplumda uzlaşmayı, barışı sağlamaktır.
Şimdi bu sözler üzerine;
Halkın bir kısmı sizin Başbakan olmanızı,
Yine bir kısmı Cumhurbaşkanı olmanızı,
Belki de parti genel başkanı olmanızı,
istemeyenlere rağmen hep oldunuz. Sizi istemeyenler kırılmadı, üzülmedi mi?
Peki kırılanlardan özür dileme vakti ne zamandır?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.