Ömer Muhtar
O’nu 1980 yapımlı “Lion of Desert = Çöl Aslanı” filmiyle tanımıştık.
Libya’yı işgal eden emperyalistlere karşı verilen şanlı mücadelenin sembol ismiydi o.
Oğlunun Türkiye ziyaretiyle hafızamız tekrar tazelendi.
Defalarca seyrettiğimiz filmdeki sahneler, gözümüzde yeniden canlandı.
***
Konya’da görüşme fırsatı bulduğumuz oğlu Muhammed Muhtar’ın yaşı doksanbir.
Bu yüzden titrek sesiyle fazla konuşma imkânı bulamadı.
Ancak, kendisine eşlik eden Libya Devrim Konseyi Üyesi’nin anlattıkları, Libya’nın geleceği adına bizi hayli ümitlendirdi.
Şüphesiz ki, geçtiğimiz yüzyılın unutulmaz kahramanlarının ilk sıralarında geliyordu Ömer Muhtar.
O’nu, isterseniz hem dost hem de düşmanının dilinden daha yakından tanıyalım.
***
Ömer Muhtar’ın cihad süresince birlikte olduğu en yakın arkadaşlarından Mahmut el-Cehmî anlatıyor:
“Uzun yıllar onunla birlikte oldum. Aynı sofrada yemek yedik, aynı çadırda uyuduk. Hiçbir zaman onun bütün geceyi uyuyarak geçirdiğini görmedim. İki veya üç saat uyur, sonra kalkar, abdest alır, namaz kılardı. Uzun müddet Kur’an okurdu. O mükemmel bir ahlak ve huya sahip, takva timsali biriydi.”
***
Ömer Muhtar’ın kendisiyle yıllarca savaşan baş düşmanı İtalyan General Graziani ise, hatıralarını kaleme aldığı kitabında şu ibretli sözleri söylüyor:
“Ömer Muhtar, inanç ve akidesine son derece bağlı bir adamdı. İnancına saldırmaya kalkışan kim olursa olsun, ona büyük bir heyecan ve azimle karşı koyardı. O, vatanına saldıranlara karşı da korkusuzca savaşıyordu. Vatanına yapılacak herhangi bir saldırıyı karşılıksız bırakmayı kabul edebilecek bir şahsiyet değildi.”
Aynı Graziani, başka bir vesileyle Ömer Muhtar hakkında şu düşüncelerini aktarıyor:
“O,karşısındakine anında cevap verecek üstün bir zekâya sahipti. Aynı zamanda ileri seviyede denebilecek, çok geniş bir ilmi ve dini kültüre sahipti. Dünyevi hiçbir çıkar peşinde olmayan bir kişiydi. Üstelik hayli fakir bir adamdı. Din ve vatan sevgisinden başka hiçbir dünyevî şeye malik değildi.” (Bkz: Çağa İz Bırakan Müslüman Önderler-Ömer Muhtar, Osman Arpaçukuru, İlke Yayıncılık.)
***
İman, amel, ihlas, ilim, zeka, cesaret, hasbîlik, kanaat ve fedâkârlık…
Dost ve düşman ağzıyla çizilen bir hayat profili, bir yaşam tarzı bu!…
Bu özellikler, insanı kahraman yapmaya yetiyormuş demek!.
Nesillere yol gösteren, insanlığa ışık saçan kahramanlar demek böyle özelliklere sahip oluyormuş…
Yoksa, kartondan kulelerle yapmacık köşklere yerleştirilen sahte kahramanların saltanatı korunaklı kalelere rağmen hafif bir lodosa dayanamayacak kadar güçsüz ve zayıftır.
Çünkü, yalanla, hileyle, düzmece söz ve uydurma efsanelerle hiçbir varlık ilelebet hayatiyetini sürdüremez.
***
Gerçek kahramanlar ise, gün geçtikçe büyürler, yükselirler, yücelirler.
Şahadetleriyle ölümsüzleşen ruhları, nesillere ilham verir, ışık verir, güç verir.
Ömer Muhtar gibi.
Vefat tarihi 1931’den bu yana, daha bir asrı doldurmadan Libya’lıların zalim Kaddafi'den kurtuluşunun ilham kaynağı, yeni İslam devletinin kuruluşunun da muharrik gücü oluyor Ömer Muhtar...
Bizi Libya’ya davet eden heyete verdiğimiz cevap aynı zamanda duamızı da yansıtıyordu:
“Seçimlerin ardından Libya İslam Cumhuriyeti Hükümetinizi kurduktan sonra inşallah!…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.