M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslüman bir Kadın bir Kafirle Evlenemez!

Müslüman bir Kadın bir Kafirle Evlenemez!

Müslüman bir kadının kafir bir erkekle evlenmesinin haram olduğu her Müslümanın bildiği bir gerçektir. Zamanımızda, kendilerini mutlak müctehid sanan bazı reformcu kişiler, şimdi bu yasağı ve haramı da delmeye çalışıyor.

Son yıllarda mukaddes dinimizi Avrupa Birliği standartlarına uydurmak ve ayarlamak bid'at ve dalalet cereyanı zuhur etmiştir.

Avrupa'ya yaranmak için Ceza Kanunu'ndan zina suçunu çıkarttılar.

Halbuki M. Kemal, İsmet Paşa, Celal Bayar, Gl. Cemal Gürsel, Gl. Kenan Evren devirlerinde bile zina suçtu.

Avrupacılar bir ara camileri sıra, sandalya ve tabure ile doldurup kiliselere benzetmeye kalktılar.

Hıristiyanlara ve Yahudilere yaranmak maksadıyla, içinde 700 kadar Tevrat ve İncil referansı olan Kur'an mealleri hazırladılar.

Meşhur bir ilahiyatçı, "Kur'an Yahudileri İslam'a çağırmıyor" diye yazdı.

Yine "Kur'an Hıristiyanları İslam'a çağırmıyor" dedi.

Mardin Kasımiye medresesinde papazlar ve müftüler çanlar çalınır, ezanlar okunurken havuz üzerindeki tahta salaş köprüden törenle geçtiler. (O köprü Sırat köprüsünü temsil ediyormuş!..)

Mübarek Ramazan aylarında beş yıldızlı içkili otellerde papazlar, patrikler, hahamlar, monsenyörler ile neşeli iftar yemekleri yenildi.

AB sözcüleri işi o kadar ileri götürdüler ki, Cuma hutbelerinde "Allah katında tek hak din İslam'dır" ayetinin okunmamasını istediler.

Birileri "Zamanımızda üç hak ibrahimî din vardır, üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir" propagandası yapmaya başladı.

Müslüman bir gazetede "Ehl-i Kitab ile aramızda Âmentü konusunda ittifak vardır" başlıklı bir yazı yayınlandı.

Müslüman kılığına giren, İslamcı postuna bürünen Tat Yahudileri, Kırımçak Yahudileri, Kürt Yahudileri, Türk Yahudileri, daha çeşit çeşit Kripto Yahudi ve onların yardakçıları; dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, Kur'ana dönüş bayrakları altında münzel (Allah katından indirilmiş) gerçek İslam'ı kaldırıp, onun yerine uydurulmuş bir İslam türetme faaliyetine başladılar.

Ortaya akıllara ziyan teoriler, safsatalar, iddialar attılar.

İslamda teravih namazı yokmuş.

İslamda kader inancı yokmuş.

İslamda tesettür yokmuş.

İslamda devlet yokmuş.

Nihayet son bombalarını patlattılar: Müslüman kadınlar, kafir erkeklerle evlenebilirmiş...

Onların cephaneliklerinde daha nice bomba vardır.

Onlar Ehl-i Sünnet Müslümanlığını yıkıp yerine AB ve BOP standartlarına uygun ılımlı ve light bir Müslümanlık getirmek istiyor.

Hiçbir Sünnî Müslüman reformcuların, yenilikçilerin, AB'cilerin, BOP'çuların tuzaklarına düşmemelidir.

Onlara inananlar, imanlarını kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Haram olan bir şeyin helal olduğuna inanan kafir olur.

Sünnî Müslümanlar itikad, ibadetler, temizlik, muamelat, ukubat, ahkam-ı sultaniye, ahlak-ı islamiye gibi konulardaki bilgileri Ehl-i Sünnet ulemasının kitaplarından öğrenmelidir.

Kur'ana, Sünnete, icmaya aykırı bütün görüşler, re'yler bâtıldır.

AB'ciler ve BOP'çular yeni bir din çıkartmak istiyor.

On dokuzuncu yüzyılda sahte peygamber ve sahte Mesih Gulam Ahmed Kadiyanî'nin yaptığına benzer bir iş etmek istiyorlar.

Sünnî Müslümanlar ilmihal konusunda Hacı Zihni Efendi'nin Nimetü'l-İslam'ını, Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslam İlmihali'ni ve benzer Sünnî kitapları esas almalıdır. (Şafiî kardeşlerimiz, bu kitaplar ayarında Şafiî ilmihalleri edinip okumalıdır.)

Fıkıh konusunda ilki baskısı İstanbul Üniversitesi tarafından yapılmış "Hukuk-i İslamiye ve Istılahat-i Fıkhıyye Kamusu" (Müellifi: Ömer Nasuhi Bilmen) kitabı esas alınmalıdır.

Meydanı reformculara, AB'cilere, BOP'çulara, Fazlurrahmancılara, dinde yenilik ve değişim isteyenlere bırakırsak ne din kalır, ne iman.

* (İkinci yazı)

Poitiers Savaşı Mücahitler Ganimet

YIL miladî 732. İspanya'yı feth edip Endülüs yapan Müslümanların ordusu Fransa'ya girer, Poitiers şehri ellerine düşer. Mücahitler ganimet toplarken Charles Martel'in ordusu mücahitleri gafil avlar, Müslümanları tepeler ve İslam'ın Avrupa'yı fetih hamlesi ve hareketi durmuş olur.

İslam'a göre savaşlarda ganimet toplanır ve Şeriatın hükümlerine göre, beşte biri Beytülmal-i Müslimîne bırakılmak suretiyle dağıtılır ama bu ganimet toplama işinin yenilgiye, hezimete, Müslümanların katl edilmesine sebep olacak şekilde yapılmaması gerekir.

Ganimet toplamaya başlamadan önce zafer ve galibiyetin kesinlikle kazanılmış olması gerekir.

Düşmana karşı güvenlik tedbirlerinin alınmış olması gerekir.

Şu husus da hiç unutulmamalıdır:

Ganimet, teklif edilen İslam barışını kabul etmeyip savaşı tercih eden Darülharb'te toplanır.

Halkı Müslüman olan, beş vakit ezan okunan, yüz bin camii bulunan bir İslam ülkesi, geçici olarak Darülharb de olsa orada, yapılmayan bir cihadın ganimeti toplanmaz.

Müslümanların canları, kanları, malları, ırzları birbirlerine haramdır.

Müslüman bir memleketin devlet bütçesi, belediyelerinin bütçeleri bir tür beytülmal-i müslimîn sayılır ve onlarda saçı bitmedik Müslüman yetimlerin, mustaz'afların, ehl-i iman fukaranın ve miskinlerin hakları vardır.

Ülkemizde 1970'lerde palazlanan bir radikal İslamcı hareket vardır. O zamanlar birtakım genç mücahitler, resmî ideolojiye dayanan vesayet sistemini ve düzenini ağır şekilde yeriyorlar, onun yıkılması, yerine hak bir nizam gelmesini istiyorlardı.

Onlar hiçbir tâviz=ödün vermiyorlardı.

Çok yüksek emelleri vardı.

Asr-ı Saadeti geri getireceğiz diyorlardı.

Hz. Ömer'i örnek gösteriyorlardı.

Allah onlara fırsatlar verdi.

Lakin bir şeyi unuttular:

Bir İslam ülkesinde ganimet toplanamazdı.

Müslümanlar herkese örnek olmalıydı.

Siyasî iktidarı elen geçiren Müslümanlar, vazifeye bir ceketle başlamışsa, aradan seneler geçtikten sonra yine bir tek ceketle bırakmalıydı.

Tek hedef, bozuk düzenin ve sistemin yerine hak, âdil, temiz bir düzen getirmekti.

Allah rızası için gerçek mânada veya mecâzî mânada cihad yapmak çok büyük bir şereftir.

Cihadın cihad olması için ilk zarurî ve temel şart ihlastır. Yani Allah rızası için yapılacak...

Dün bozuk ve kötü dedikleri bir düzenin haram rantlarına ve haram nimetlerine saldıranlar mücahid değildir.

Peygamber Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) Hayber savaşı esnasında bir çift deri ayakkabıyı ganimet olarak alıp kendisi için saklayan ve bilahare şehit olan bir sahabenin cenaze namazını kılmamıştır.

Mekke'den Medine'ye hicret ettiğinde, Resulullahı evinde misafir eden Ebâ Eyyub el-Ensarî radiyallahu anh gerçek bir mücahitti. Çok yaşlanmış olmasına rağmen İstanbul'a feth etmeye giden İslam ordusuna katılmış, aylarca süren çetin bir yolculuğun zahmetlerine katlanmış ve yaşlılıktan, yorgunluktan vefat ederek İstanbul toprağına sırlanmıştır.

Yirmi beş yaşındayken mücahit, kırkından sonra müteahhit.

Olmaz böyle şey.

Gerçek mücahid Kur'ana, Sünnete, Şeriata, fıkha, İslam ahlakına aykırı şekilde zengin olmaz.

Gerçek mücahid, helal de olsa fazla mala ve servete sahip olmaz.

Bozuk vesayet düzeninin, resmî ideoloji sisteminin haram rant ve gelirleriyle zengin olanlar, köşeyi dönenler bugünün Poitiers savaşını kaybetmişler ve Müslümanlara da kaybettirmişlerdir.

21.04.2012

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi