Müftülük böyle yaparsa...
Önce bir faaliyetle ilgili basın bültenini özetleyerek sizlerle paylaşalım. Bakalım, bu faaliyetin, bu toplantının, bu törenin ya da bu programın ne olduğunu tahmin edebilecek misiniz?
İşte bir basın açıklamasının özeti: 15 Nisan Pazar günü birbirinden renkli görüntülere sahne oldu. Sabah vakti alan girişinde yapılan hazırlık dikkat çekiciydi. Ocaklar yakıldı, kazanlar yerleştirildi. (...) Rumeli göçmenleri nefis helvalarını karıştırmaya başladılar. Onlar ateş başında terlerken, çocuklar da buz pistinde kayabilmek için ter döktüler.
Eğlence alanları, kukla gösterileri, Nasrettin Hoca ve şişme adamlar gün boyu çocukları doyasıya eğlendirdi. (...) Akşam üzeri hareketlilik, yerini müzik ve musiki etkinliklerine bıraktı. Doğa İçin Çal grubu izleyenlerine birbirinden güzel türküler dinletti. (...) Akşam çıkan sert rüzgâra rağmen izleyiciler alanda 1453 film coşkusunu (Fetih 1453 filmi) yaşadılar.
Evet haber bülteni bu şekilde özetlenebilir. Peki, sizce bu faaliyetin konusu ne olabilir? Tahminlerinizi bir yere yazdıysanız, şimdi de gerçeği öğrenin: Bu, bir Kutlu Doğum programı!
Maksadımız kişileri ve kurumları eleştirmek olmadığı için bu programı kimlerin düzenlediğini biz yazmayalım. Ama arzu eden kısa bir sanal araştırma yaparsa bunu öğrenebilir. Hemen ifade edelim ki bu program sadece burada ifade edilen faaliyetlerle sınırlı değil. Elbette Kutlu Doğuma uygun faaliyetler de yapılmış, ama burada zikredilen faaliyetler, Kutlu Doğuma ne derece uygundur? Çocuk dahi olsa buz pistinde kaymak, kukla gösterileri ile eğlenmek, güzel türküler dinlemek ne zamandan beri Kutlu Doğumlarda yapılan faaliyetler arasına girdi?
Çocuk ya da yetişkin, herkesin meşru dairede eğlenmeye de ihtiyacı vardır. Hiç kimse buz pistinde kaymasın, kukla gösterileri yapılmasın, izlenmesin demiyoruz. Bu faaliyetler Kutlu Doğum programları altında yapılmasın, mesele budur.
Şunu da ifade edelim ki, bu proğram her hangi bir sivil toplum kuruluşu ya da okul tarafından değil, bizatihi müftülük tarafından yapılmış. İnsanlara doğru İslâm ve İslâma layık doğruluğu anlatmakla görevli kişi ve kurumlar böyle yaparsa, cemaat ne yapar? Bu bozulmanın şimdiden önü alınmasa, işin içinden çıkılmaz bir hâl alabilir.
Tabiî ki sadece bu hadise olsa, münferittir der geçersiniz. Maalesef Kutlu Doğumu uygun olmayan şekilde kutlama programları genel bir problem olarak karşımızda duruyor. Cuma günü akşamı (20 Nisan 2012) İstanbulun bir ilçesinde yapılan benzer bir Kutlu Doğum programına katılma imkânı bulduk. Program, olması gerektiği gibi Kurân-ı Kerim okunmasıyla başladı. Sonrasında bir açış konuşması, daha sonra Peygamberimizi (asm) anlatan bir naât, bir şiir okundu. Hepsi güzel, hepsi takdire şayan... Fakat devamında bir hanım sahneye çıktı ve ney eşliğinde şiir okumaya başladı. Tamam, okuduğu şiir, nat-ı şerif hakikaten güzeldi. Ama bu işi bir hanımın yapması ne derece doğru? Üstelik kıyafeti de pek uygun değildi. Hele, şiiri güzelleştirmek için yaptığı erkek gibi vurgular, o atmosferle telif edilecek gibi değildi. Baktım, alim, fazıl ve hocalar bu duruma hiç bir tepki göstermiyor... Zaten tepki gösterilecek olsaydı en başta programda öyle bir bölüm konulmazdı. Neticede, program devam ederken salondan ayrıldım ve merakla bakanlara da Bu kıyamet alameti değilse nedir? dedim. Muhtemelen bu tavrım kınanmıştır, ama olsun... [İnşallah, yayızı okuyup kınayanlar çıkmaz. Maalesef, bozulma hepimizi tehdit ettiği için kınayan çıkarsa da şaşmam...]
Lütfen, iyi ile kötüyü harmanlamayalım. Eğlenmek isteyenler bunu eğlence adı altında yapsın. Kutlu Doğum, anlamına uygun olarak kutlansın. Başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere bütün ehl-i hâl ve akd, bu hususta dikkatli olmalı. Sonra ağır manevî faturalar öderiz, Allah muhafaza... Kutlu Doğumları, eğlence çadırlarına benzeyen Ramazan Çadırlarına döndürmeyelim vesselam...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.