Fırsatlarla karşılaşıldığında hazır olabilmek için hem ferasetli bir ‘öngörü’ hem de planlı bir ‘dirayet’ gerekiyor. Bu ikisinden mahrum olanların önemli kavşaklarda dizlerini dövdüklerine çok şahit olmuşsunuzdur.

Hele bu zamanda; ‘hız’ın her şey demek olduğu bu zamanda, karar alma süreçlerinin çok kısaldığı bu zamanda, isabetli ve sür’atli adımlar atmanın önemini anlatmaya hacet yok.

Doğru, mazeretlerimiz var ve gerçekçi; memleket daha yeni başını kaldırıp huzur ve sükûnu, normalleşmeyi koklamaya başladı, o da kısmen. Şeytan taşlamaktan salâvat getirmeye daha yeni fırsat bulunabildi pek çok sahada. Zaten bu da, bu vakitten sonra atılan adımların, boşa geçirilen zamanların kıymetini katbekat artırmıyor mu?

Konuya gelelim artık: Tebliğ ve davet kurumlarının ve bu ‘hayırlı iş’e soyunanların, ‘muzır maniler’in en önemlilerinin kendilerinden geldiğini unutmamaları gerekir.

¥

Soğuk ve uzun kış mevsiminde maddi gıdalar ve yakıtlar tüketilirken, akl-ı selîm ve kalbî selîm sahibi ruhlar, manevî gıdalar ve enerjiler üretiyorlar.

Bereketli bahar mevsimiyle birlikte, bir yandan kışın biriktirilen ‘ilim’ ve ‘hikmet’ istifadeye sunulurken, diğer yandan üretilen enerjiler hizmet sahasına çıkmaya başlıyor.

Kim ki ‘şeb-i yeldâ’yı hakkıyla değerlendirdi, nesîm-i bahar ona müjdeci ve mübarek oluyor.

Tebliğ ve davet faaliyetleri, iman ve Kur’ân hizmetleri sür’at kazanıyor baharın haşri andıran velûd ve mümbit arazisinde.

Şuurlu ruhlar, ‘bahar mezrası’nı mahsulünü ahirette biçmek üzere mütemadiyen ekiyorlar.

İşte tam da şimdi, süvariler sefere, piyadeler cenge hazırlanırken; manevî cihad için hikmet ehli, diplomat kabiliyetli davetçiler bir bir yollara düşeyazmışken, ‘doğru tebliğ’ ve ‘etkin temsil’ esaslarını ve usullerini gözden geçirmekte pek çok faydalar mevcut.

Kur’ânî ve nebevî esas ve kaideleri talim ederek veya hatırlayarak, zamanın teknik ve şartlarını da bilhassa dikkate alarak; bununla birlikte, hâlihazırdaki uygulamaları sorgulayıcı ve mihenge vurucu bir nazarla teftiş ederek ‘tebliğ’ ve ‘temsil’de, ‘bahtiyar davetçiler’ ve ‘talihli tebliğciler’ tarafından yeni limanlara selâmetli seferler düzenlenebilir.

Yoksa bir ve birkaç kış daha geçmesini beklemek zorunda kalabilir ‘bedbaht davetçi’, kırdığı camların tamir edilmesi ve devirdiği çamların ayağa kalkması için!

Tebliğcinin hükümlerinin hikmetli, adımlarının isabetli, sözlerinin tesirli olması için ise ilimden ve talimden öte bir iksir gerekir ki o da samimiyet ve ihlâstır.

İlmiyle âmil, sözde değil özde mücâhid, ecrini yalnız Allah’tan bilen mü’min insandır hakîkî tebliğ ve davet ehli.

Müstakim olduğu için hidâyete mazhar, hidâyete mazhar olduğu için istikametli; dehâsına itimat etmediği için mühtedî, mühtedî olduğu için dehâdır aynı zamanda hakîkî tebliğ ve davet ehli.

Ne peşin hükümlere göre hüküm verir, ne de hükümlerini peşin verir; ne zannını suiistimal edip suizan eder, ne de su-i ahlak sahibi kimselere hüsnü zan eder gerçek mübelliğ.

Sünnet-i seniyyenin ifadesiyle müdârâ sahibidir; ata et, aslana ot atmaz hakiki ve muhlis tebliğ ve davet ehli.

Ezcümle; ehl-i irfandır ve ehl-i irfan olduğu için de ferâset ve basîret sahibidir gerçek davetçiler.

¥

Gerçek davetçi ve temsil kabiliyetli tebliğciler kolay yetişmiyor. Bunun için, doğru adımları atacak, isabetli mekanizmaları ve sistemleri kuracak istikametli bir aklın devrede olması şart.

‘Ön alma’nın ve ‘ön açma’nın hayati önemde olduğu bir zamandayız şimdi... ‘Pişdar’ olamayanların ‘pişman’ olacağı bir dönemdeyiz artık!