Karadeniz'de işbirliği için yeni bir adım…
İçinden geçtiğimiz çağın/zamanın en bariz özelliğinin teknolojideki hızlı gelişmelerin toplum yapıları ve ilişkileri üzerinde meydana getirdiği etkilerin yol açtığı kaos ve yeni imkanların bir dengede tutulması çabası olsa gerektir. Modern dönemle birlikte toplum ilişkilerinin alt üst oluşunda teknolojinin oynadığı rol her geçen dönemde daha da karmaşık hale gelmiş ve bir bakıma teknolojik yenilikler toplumsal dinamizmin ana unsuru olmuştur. Teknolojik gelişmelerin tetiklediği kitlesel üretim modern dönemde toplumsal ilişkileri derinden etkilemiş ve yeni tür örgütlenmelere, ideolojilere, siyasi ve sosyal hareketlere yol açmıştır.
Bilgi iletişim teknolojileri olarak ifade edilen elektronik ve mikroçip teknolojisindeki akıl almaz gelişmeler son çeyrek asırda sadece toplumsal ilişkilerin yurt içi yönünü değil uluslar arası boyutunda da köklü ve kalıcı değişmeler yaratmıştır. Bugün dünyaya "küresel köy" deniyorsa bunun temelinde bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmeler yatmaktadır. Bu alandaki gelişmelerin ve yeniliklerin en somut olarak hayat bulduğu yer radyo ve televizyon yayıncılığı alanında kendisini göstermektedir. Artık radyo ve televizyon alanında yerel ve ulusal yayınların ötesinde uydularla desteklenen küresel yayınlar, kablo yayınları ve platform yayınları söz konusudur.
Son çeyrek asırda dünyada olup bitenleri bir yana bırakıp sadece Türkiye'de olup biten gelişmelere baktığımızda nereden nereye geldiğimiz daha kolay anlaşılabilir. Bilindiği gibi Türkiye'de radyo ve televizyon yayıncılığı alanında ciddi bir devlet tekeli vardı. Siyah-beyaz televizyon yayıncılığı önce renkli televizyon yayıncığına dönüştürüldü. O günlerdeki tartışmaları bugün tebessümle hatırladığımızdan eminim. Renkli yayınlara karşı duranlar acaba bugün ne düşünüyorlar? Bunun arkasından yayıncılıkta devlet tekelinin kalkması tartışmaları yaşanmıştı. önce fiilen, arkasından da Anayasa'da yapılan değişiklikle hukuken sona eren devlet tekeli tam bir yayıncılık istilasına yol açmıştı. Herkes adeta boş bulduğu frekanstan yayına çıkmış ve frekanslar işgal edilmişti. Bununla ilgili kanuni düzenleme ise arkasından gelmiş, bir bakıma frekanslar işgal edilip fiilen kendi kendine bir düzen oluştuktan sonra kanuni çerçeve arkasından gelmiştir.
Aslında radyo ve televizyon yayıncılığı alanındaki kaos ve fiili durum halen devam etmektedir. Analog teknolojisiyle sürdürülen yayınların lisanslanması tartışılırken dijital teknolojinin gündeme gelmesi ve tüm dünyanın buraya doğru kayması ister istemez Türkiye'nin de dijital yayıncılığa geçmesi için adım atmasını zorunlu hale getirmiştir. Nitekim 2006 başından beri bu alanda sürdürülen deneme yayınlarının yaygınlaştırılması için kanuni ve teknolojik adımların atılması çabaları gündemdedir.
Bu alandaki bir diğer gelişme düzenlemelerin sadece bir ülke ile sınırlı kalmaması ve her halükarda bölgesel ve uluslar arası işbirliğinin gerekli olmasıdır. Zira bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmeler bu alanda ulusal sınırları anlamsızlaştırmış ve işbirliğini zorunlu hale getirmiştir. Bunun için özellikle bölge ülkelerinin otoriteleri arasında devamlı işbirliği ve danışmaya imkan veren belli platformların hayata geçirilmesi hayati önemi haiz bir konu olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin de yer aldığı iki önemli kuruluş bu ihtiyaca hizmet etmekle birlikte yeterli olduğu söylenemez. Bunlardan biri Avrupa ülkeleri Düzenleyici Otoriteler Platformu (EPRA) diğeri de Akdeniz ülkeleri Düzenleyici Otoriteler Ağı (RIRM)'dır. Şimdi bunlara bir yenisi daha eklenmektedir.
Türkiye'nin girişimi ile dün kuruluşu ilan edilen Karadeniz ülkeleri Düzenleyici Otoriteler Forumu, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bölgesi'nde (KEİB) bulunan on iki ülkenin radyo ve televizyon yayıncılığı alanındaki otoritelerin işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla oluşturulan yeni bir kuruluştur. Hatırlanacağı gibi KEİB merhum özal'ın gayretleri ve ileri görüşlülüğü ile hayata geçirilmiş bir proje idi. Kurulduğu tarihten bu yana Karadeniz bölgesindeki ülkeler arasında çeşitli alanlarda işbirliği imkanlarını araştırmış ve belli projeleri hayata geçirmiştir. Şimdi buna radyo ve televizyon yayıncılığı alanı da eklenmektedir. Kuruluşu dün duyurulan Karadeniz Yayıncılık Forumu, üye ülkeler arasında yayıncılık alanında belli konularda işbirliğini, ortak çalışmaları ve karşılıklı görüş alış verişini ve sorunların çözümünü mümkün kılacak bir adım olarak değerlendirilmelidir. Bölge ülkelerine hayırlı olmasını diliyor emeği geçenleri tebrik ediyoruz.