Dalgalar
Birinci dalga...
İkinci dalga...
Üçüncü dalga...
Dördüncü dalga genelde hepsinden daha büyük olurdu, üçüncü dalgada hazırlanır, dördüncü dalgaya binip sörf yapardık...
Hem de âletsiz...
Sörf tahtası filan olmadan...
Dalganın üzerine biner, vücudumuzu sörf tahtası gibi kullanarak döne-dolana sahile ulaşırdık...
Suyun gücünü hissederdik...
İyi yüzemeyenler için ölüm fermanı demek olan koca dalgalarla dalga geçerdik.
Benim neslim bu işi iyi bilir (maalesef yeni nesillerin bilgisayar dışında zevk odağı yoktur)...
Oysa âletsiz sörf müthiş keyiflidir. Karadenizin sahil şeridinde doğup da bu keyfi yaşamamak, anlaşılır iş değildir.
Biz dalgalarla arkadaştık kısacası...
Yine de itiraf edeyim ki, şu yeni dalga türünü ben de kavrayabilmiş değilim.
Birinci dalga:
Bilmem kaç general gözaltında...
İkinci dalga:
Birkaç general daha gözaltında...
Üçüncü dalga...
Dördüncü dalga...
Artık saymayı bıraktım.
İpin ucunu kaçırdım...
Ve gözaltıların dalga dalga yayılması karşısında tereddüde düşmeye başladım.
Pek tabii darbelerin ve darbeye teşebbüsün hesabı sorulmalı...
Pek tabii herkes hesap vermeli...
Yakın tarihte olup bitenler masaya yatırılmalı, hiçbir suçun üstü kapatılmamalı...
Evet, ama bu iş böyle mi yapılır?
Sabaha karşı evler basılıyor...
Kaçma ihtimali son derece zayıf generaller gözaltına alınıyor...
Genel olarak da tutuklanıyor.
Sonra iş uzadıkça uzuyor.
Her darbeden zihnen, fikren, ruhen, vicdanen zarar görmüş bir yazar olarak içim neden rahat değil?..
Balyoz darbecilerinin kara listesine geçmiş, ilk dalgada defteri dürülecek yazarlar arasına alınmış bir gazeteci olarak, niçin oh ne âlâ diyemiyorum?
Savcı savcılığını, yargıç yargıçlığını, polis polisliğini, asker askerliğini yapacak elbette, yapsın: Ne var ki bu dalga işi yaş!..
Özel yetkili savcılar işi abartıyor olmasın? Baksanıza, Sayın Başbakan bile rahatsızlığını ifade ediyor.
Erdoğan iyi nabız tutar: Halkta böyle bir tereddüt oluşmasaydı, rahatsızlık duymazdı.
Gerçi zaman zaman Şefkatini israf etme Yavuz diyerek kendi kendimi teselliye çalışıyorum, onlar şöyle, şöyle yapmadılar mı?
Yaptılar...
Analarımızı ağlatmadılar mı?..
Ağlattılar!
Buna rağmen olay, intikam sendromuna dönüşmemeli.
Kanun mu değiştirilecek, genelge mi çıkarılacak, Adalet Bakanlığı başka bir formül mü bulacak?..
Her ne yapılacaksa bir an önce yapılmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.