Türkiyede darbe olur mu?..
Bir vesileyle sohbet halkamıza dahil olan Kurmay Subay, Sizce Türkiyede darbeler dönemi bitmiş midir? diye sordu.
Bir arkadaş, Bitti artık o günler, Türkiye globalleşti, askerler de serbest piyasa ekonomisine entegre oldu filan dedi.
Değerlendirmeleri not alarak dinledikten sonra... Tespitlerini dile getirdi Kurmay: Kontrolsüz güç güç değildir. Ve öyle bir konjonktür geldiğinde darbe olması hiç de güç değildir!..
-Niçin böyledir?..
-Şunun için: Askerlikte en önemli kavramlardan biri imhadır. Asker, imha etmeye programlanmıştır. İmha!..
-Yani?..
-Asker, kendi algısınca bir tehdit görürse onu, bugün değilse yarın, yarın değilse o gün imha etmeyi düşünecektir.
-Peki darbe ihtimalinin ortadan kalkması için ne yapmak lazım?..
-Mesela ABDdeki gibi, Askeri sivil otoritenin emrinden çıkamaz hale getirmek lazım. Kontrolsüzlük, aslında Askere yarayan bir durum değil. Kontrolün çeşitli yolları vardır; mesela, ABDde bir korgeneral, hiçbir aracıya ihtiyaç duymaksızın, doğrudan Devlet Başkanına arzda bulunabilir. Bu bile, bir tabii kontrol mekanizmasıdır. Ordunun başındakinin ya da başındakilerin gücünün kontrol edilmesinin yollarından biridir.
Çok uzun bir sohbet oldu...
Hülâsası, Türkiye 12 Eylülden ve 28 Şubattan bu yana, Bu ülkede artık darbe olmaz! diyebileceğimiz bir noktaya gelmiş değil.
Bugünlerde önümüze düşen ses kayıtlarına baktığımızda da bu durumu görüyoruz; AK Parti Hükümetinin Özel Yetkili Mahkemeleri kaldıracağını, bu sayede bütün darbe sanıklarının serbest kalacağını, serbest kalan bu adamların içeridekilerle birlikte yarım kalan işlerini tamamlayacağını söylüyor adamlar!..
Başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Bütün darbe karşıtlarından hesap soracaklarmış!..
Bu türden ifadelerin geçtiği ses kayıtlarında, anlaşma sağladık havası var.
AK Partiyi köşeye sıkıştırmışlar, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırmaya ve dolayısı ile darbe sanıklarının serbest bırakmaya razı etmişler, dahası mecbur etmişler gibi bir hava.
Bu doğru mu?
Darbeci sözüyle amel edilmez ama dışarıdan gelen sinyaller de bu yaklaşımı doğrulayınca, huylanıyorsunuz...
Hükümet önde gelenlerinin AB yetkilileri ile temaslarında, uzun tutukluluk süreleri ve özel yetkili mahkemelerin konumu sıkça gündeme geliyor...
Yurtdışında, PKK-KCKnın da desteği ile büyük bir kampanya yürüten darbeci zihniyet, -aslında karşı olduğu- ABye tam üyelik yolunun açılması ile özel yetkili mahkemelerin kaldırılması arasında bağlar kuruyor.
Wikileaks belgelerinin ortaya koyduğu üzere, Batıda AK Partinin gizli ajandası olduğuna dair kuvvetli sayılabilecek bir algı var.
Darbeciler, PKK-KCK takımı ile el ele bu algıyı körüklüyor.
Geçen hafta, bu sütunda, Ergenekonun MİT kaynaklı sanıklarından birinin el yazısı notlarına yer vermiştik.
Darbe sanığı, PKK, Ergenekon, İsrail, Almanya arasındaki işbirliğinin yararlarına vurgu yapıyor ve işbirliğinin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdürülmesi gerektiği yönündeki telkinini döne döne tekrarlıyordu.
Dıştan da baksanız içten de...
Durum şu: Evet, AK Parti döneminde demokratikleşme yolunda çok önemli adımlar atıldı.
Ama, atılan adımların hemen hiçbiri teminat altına alınmış değil.
Hatta...
Pratikte var gibi görünen başörtüsü özgürlüğü bile teminat altında değil.
AK Parti iktidarı gider de bir başka iktidar gelirse, bu teminatsızlık yeni bir irtica yani geriye dönüş, darbe dönemlerine dönüş hareketine pekala yol açabilir..
Hal bu iken, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması çok yanlış olur.
Yetkilendirilmiş bir mahkeme olmaksızın terörle ve darbelerle mücadelede başarılı olabilmiş bir ülke de yok zaten!..
ALACALI FURKAN
Çorumun Alaca ilçesinde, Furkan Şimşek diye bir genç tanıdım. Henüz 15 yaşında, müthiş bir karikatür yeteneği var.
Acayip zeki ve çok daha önemlisi acayip ısrarlı.
Bir işin ucundan tuttum mu bırakmıyor, bir aydır beni yakın takipte; İlle de köşende yer vereceksin!..
En sonunda, Yalan söyleyeceğinizi hiç ummazdım! yollu bir mesaj attı.
Aha yazıyorum;
Çorum Alacada süper yetenekli, süper ısrarlı...
Kaliteye önem veren eğitim gönüllülerinin ilgisine!..