Ersoy Dede

Ersoy Dede

O kapıyı çalanlar savcı olmalıydı

O kapıyı çalanlar savcı olmalıydı

Güniz Sokak Numara 31’de, kimi şahlanmış, kimi dört ayağı üzerinde 6 tane Kırat’ın önünde darbeleri sordular Süleyman Demirel’e..

Neden gidildi ki o eve? Demirel’in konferansına mı meraklı darbeleri araştırma komisyonu üyeleri. Bir de vebalı gibi dezenfektanlarla baştan aşağı arındıktan sonra alındılar hazretlerinin yanına.. Mehmet Haberal’ın peşinden koştura koştura havaalanına giden Demirel, (her zaman koruduğunu söylediği) millet iradesinin tecelligahı TBMM’ye gelme zahmetine katlanmadı. Dahası bir de “sizi nezaketen kabul ettim” gibi yakışıksız bir kabul ile içeri aldı misafirlerini.. Sonra hiç utanmadan, milletvekillerine; “Bugün siz geçmişteki bazı eylemleri, yanlışları araştırıyorsunuz. Yarın bugünleri ve yapılan yanlışları da bir başkaları araştırır” dedi. Utanmadan, sıkılmadan tehdit etti yani milletvekillerini.. Kayıtlara geçmesi bakımından yazıyorum bunları.. Önemli..
BEYHUDE GAYRET
Demirel’i dinlemek hiçbir fayda sağlamayacaktı, nitekim sağlamadı da. Niye? Çünkü üç ay görev süresi olan bir araştırma komisyonu için rapor hazırlıyorsunuz. Sembolik anlamı güçlü ancak yaptırımı olmadığı için bence beyhude bir gayret. Yine de kimsenin şevkini kırmak değil niyetim ama 40 sorudan 20 soruya düşürülmüş bir anket ile Demirel’in süreçteki rolünü ortaya çıkaramazsınız.
ŞU ADAMLARI BİR ANLATSA YA
Sevgili dostlar. Herkes en net hatırladığı 28 Şubat günlerini yazıyor ya Demirel’in. Ben sizi biraz daha geriye götüreceğim şimdi. 12 Eylül’e.. (Sonra bir ara da 12 Mart’a götürürüm.) Demirel’e sorulması gereken üç isim vardı. Sormadan geldiler.
Namık Kemal Ersun, Ali Fethi Esener ve Hiram Abas.. Birbiriyle hiç alakasız üç isim yazdım arka arkaya... Bu isimlerin esrarını bir tek Demirel biliyor. Biz şöyle biliyoruz.. 1 Mayıs 1977’de malum Kazancı Yokuşu Katliamı gerçekleşiyor. Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, “Özel Savaş Terör ve Kontrgerilla” isimli kitabında, “eğer Taksim’de 34 değil de 300 kişi ölseydi 1980 darbesi üç yıl evvel gelecekti” diye yazmıştı.. Zira bu hadisenin arkasından Demirel’in özel harp dairesinde yaptığı kıyım, daha bugün tartışmaya başladığımız pek çok şeyin, 12 Eylül öncesi siyasilerce çok net bilindiğini de bence ortaya koyuyor..
NE OLDU 1977’DE?
Önce Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun bizzat Demirel tarafından emekli edildi. Peşinden de yüzlerce subay-astsubay ve Mit görevlileri.. Bu yüzlerce ihraç için, 30 Ağustos Şûrası bile beklenmedi. İki korgeneral ve eski MİT Müsteşarı Musa Öğün, ihraç edilen asker kadrosundaydı.. Şahap Homriş, Davut Homriş ve Hiram Abbas gibi isimler ise MİT’teki tasfiye sonucu kapının önüne konmuştu.. Hiram Abas, bu kıyımdan 5 yıl sonra yeniden MİT’e girdi.. 1988’de tartışmalı MİT Raporu’nu yazdığı için pasif göreve çekilmeye çalışılınca MİT’ten ayrıldı.. 1990’da, Amerikan silah firmalarının Türkiye temsilciliğini yapan bir şirkette çalışırken öldürüldü. Namık Kemal Ersun’un emekli edilmesiyle birlikte Kara Kuvvetleri Komutanlığı için kavga başladı. Fahri Korutürk’ün adamı 1. Ordu komutanı Adnan Ersöz ile Demirel’in adamı 3. Ordu komutanı Ali Fethi Esener, o koltuğun peşinde 30 Ağustos’u gördüler. İkisine de yar olmayan koltuğa Kenan Evren oturdu. Adnan Ersöz ise emekli olduktan sonra Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı görevine atandı. Sonra da Danışma Meclisi’nin Milli Güvenlik Konseyince Seçilen Üyesi olarak görev yaptı. Hiram Abbas’tan yaklaşık bir yıl sonra İstanbul Göztepe’deki evinde öldürüldü.. Demirel, 1 Mayıs kanlı tezgahı sonrası Ersun’u emekli ederek, Ege Ordu Komutanlığı’nda emekliliği için gün sayan Kenan Evren’in, bugünkü haklı şöhretini elde edeceği konuma getirmiş oldu böylece. Ali Fethi Esener’e de, yasaklı olduğu dönemde kurduğu siyasi partinin genel başkanlığını verdi sonraları. Şimdi size soruyorum. Postal sesi duyduğunda şapkasını alıp gitmesiyle nam salmış birinin, 12 Eylül öncesi böylesine kıvrak manevralarla TSK’nın tepesinde ve MİT’te, darbeci kadroyu teşkilatlandırmış olması imkanı var mıdır? Bu daha başlangıç Süleyman Amca.. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi