Ben yalanladığını duymadım, görmedim, okumadım.
Gerçeği söylemek gerekirse O’na ithaf edilen sözün kaynağını da, söylediği, yazdığı yeri bulamadım.
Sosyal medyada ne zaman hükümet ve politikaları eleştirilecek olsa Aziz Nesin’in o sözleri gibi her yerde boy gösteriyor.
“Deve-diken” üzerinden insan ilişkisi düzenleyenler gibi “kuş pisliği, talih oyunları ile oy artışı” ilişkisi üzerine söylenmiş sözlere rağmen “yandaş” diye damgalanan televizyon kanalında dizi devam etti.
Dizisini seyreden, kendisine para kazandıranlar içinde hükümete oy vermişlerin ağzını pislikle doldurdu.
Yaptıkları dizinin, Yahşi cazibe’nin, finali kötü olmuş…
Ne diyebiliriz ki?
Bize sadece “pisleme-cami duvarı” ilişkili atasözümüzü hatırlamak düşer.
***
“Takke” isimli bir mağaza açsak “dini ticarete alet etmekten” dolayı bir sürü eleştiri gelir.
Türbe ziyareti yapıp dua etsen yine laf işitirsin.
Ama başka dinlerin kullandığı “takke”den alışveriş yapılabilir, kiliseye gidilip, mum yakılıp dilek dilenebilir.
İşin ucunda İslam dini olunca istenildiği kadar eleştirmek bazıları için serbest yani.
Ayşe Arman sık sık kürtajı işlediği köşesine Hülya Gülbahar’ı konuk etmiş. “Diyanetin kaldırılmasından” başlanılmış, “yatak odalarına kadar karışılması” eleştirilmiş ve “yakında misyoner pozisyonu dışında her şeye yasak diyecek. Ne zaman, nasıl sevişeceğimize de karar verecekler” kehanetinde bulunulmuş.
“Misyoner” kime denir, biliyoruz. Bu pozisyon da “dini içerikli” sayılır.
Bence yatak odalarınıza misyonerliği sokmamanız lazım. Cinselliğinizi öldürür.
Arman ve arkadaşına Ali Rıza Demircan’ın “İslam’a Göre cinsel hayat” kitabını okumalarını tavsiye edelim geçelim. Çünkü bu hamur çok su harcatır.