Cezaevi yangını
Şanlıurfa Kapalı Cezaevindeki yangın olayını tamamen cezaevi koşullarına bağlamaya kalkışırsanız yanılırsınız.
Bu işler yeni değil. Hatta Şanlıurfa için oldukça dikkat çekici.
Seyfi Oktay döneminde Eskişehir Kapalı cezaevinde yatmakta olan PKK militanlarını HADEP milletvekilleri ziyaret edince, arkasından kıyametler koptu.
Terörist mahkûmlar, kapalı cezaevini harabeye çevirdiler.
Dışarının parmağı olmadan cezaevinde kolayına isyan çıkmaz.
Yangın çıkartma olayı bir projedir, birileri Kandilde sıkışınca yangını Şanlıurfanın değişik yerlerinden başlatarak cezaevine kadar geldi.
Çocuk koğuşunda çıkan yangında görüyoruz ki BDP milletvekilleri ile CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba olay yerinde. Görüşmüşler arkasından yangın çıkmış.
Ben şunu sormak istiyorum, bu milletvekillerinin cezaevinde işleri ne?
Hem yüz yüze görüşmeleri niye?
Tutuklu veya mahkûmun ikinci üçüncü derecedeki yakınları yüz yüze görüşemezken milletvekiline tanınan bu tip bir hakkın ne işe yarayacağını Adalet Bakanlığı herhalde bundan sonrasında düşünecektir. Hele de güvenlik yönünden çok hassas olan cezaevlerinde teröristlere sayın diye hitap edenlerin görüşmesi ancak yapma nedeniyle değil, karıştırma nedeniyle olabilir. Bana kalsa bu tip görüşmeleri engellerim.
Yok öyle bir şey, milletvekili ayrıcalık demek değildir.
Eskiden böyle bir uygulama yoktu.
Milletvekilleri vatandaş gibi savcıdan izin alarak görüşürlerdi.
Şahsen sakıncalı gördüklerime izin vermiyordum. Bir sefer Elmadağ Kapalı cezaevine girmek isteyen Anavatan milletvekiline izin vermediğimden bana hakaret etmişti.
Sonra da tazminat ödedi.
Bir başka zamanda CHPli dört senatörle bir milletvekilinin hışmına uğradım. Olaylar nedeniyle tutukladığımız yandaşlarını görmek istiyorlardı.
Ben de müsaade etmeyince, o hafta tayinimi çıkardılar...
Adalet Bakanlığı milletvekillerinin avukatlar gibi görüşme yapmalarına izin verdi.
Bana göre yanlış yaptı. Görüşme ancak, görev nedeniyle serbest olmalı, diğer zamanlarda vatandaş neyse milletvekili de o olmalı.
Sen git cezaevini karıştır, Adalet Bakanını istifaya çağır, böyle mantık olur mu?
Cezaevleri eskisi gibi değil.
Eski cezaevi(mahpushane) şartları yerine daha modern daha üretime dönük olduklarını görüyoruz. El işleri ile tarım üretimine çokça ağırlık verilmektedir. Piyasanın en kaliteli(katıksız) yumurtası ile yoğurdu yarı açık cezaevlerinde üretiliyor. Zeytin, peynir, yağ, pirinç... Ayakkabı, mobilya, deri mamulleri.
Bu ürünler kapışıla satılıyor, kalmıyor bile. Gönül ister ki cezaevleri baştan başa üretime dönüştürülsün. Hatta infaz sistemi üretime bağlansın. Kim kime zarar vermişse, cezaevinde ürettiği ile hem bu zararı tazmin etsin, hem de ürettiği kadar meşruten tahliyeden faydalansın, kendisine para da kalsın...
Şanlıurfa kapalı cezaevindeki şartlar tamamen yöre ile alakalıdır. Üç kişilik yerde 10 kişi kalmak zorunda ise bunun sorumlusu terörü körükleyenlerdir. Çocukları terörde kullan, sonra da efendim üç kişilik koğuşa 10 kişi sıkıştırılmış şeklinde yöre halkını kışkırt.
Senin yaptığın ikiyüzlülük değil de ne...
Bakanlık cezaevlerinde elinden gelen imkanları kullanıyor.
Daha yeni 15.000 kişiyi dışarıya saldılar. Sebebi herhalde yer darlığıdır...
Devlet bir sebeple cezaevlerindeki yangını söndürür de militanlığa soyunan muhalefetin yangınını bir türlü söndüremez.. Yansın istiyor, yıkılsın istiyor, karışsın istiyor.
Cezaevleri terör açısından bir proje, anlaşılan devamı gelecek...
Umarım bakanlık tedbirini alır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.