Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Meclis'ten çok tantanalı bir paket geçti

Meclis'ten çok tantanalı bir paket geçti

Bileklerine adaletin kelepçeleri takılan balyozcu baronları ile Kürtçü terörü masum havalarında çıkınında taşıyanların hevesleri kursaklarında kaldı mı bilemem...


Konu özel yetkili mahkemeler üzerinde düğümleniyordu. Bu mahkemeler kimi sicili bozuklara göre; siyasallaşmış, iktidar yanlısı, cemaatin emrinde!..

Tüm tırnaklı çabaları, bu hakimler gider, yerlerine sahicileri(!) gelirse adını Silivri Toplama Kampı koydukları yerden ceza almadan yırtarlar.

 Yırttılar mı?..

Yırtamadılar, aksine kelepçeler daha da sağlamlaştırıldı...
Şu ana kadar bazı çevrelerin yürüttüğü beşinci kol psikolojik yıpratma harekatı iki gün öncesi Meclis’te ele alınan kavgalı 3. yargı paketi ile son buldu...
Açıkça ifade etmek isterim ki hükümet sağ duyusunu kullanarak ülke genelindeki kaygıları gidermemiş olsaydı yargıda önemli bir tansiyon düşmesi olacaktı.
Şimdi ise doğrusu yapıldı.

Hem özel yetkili mahkemeler neden o kadar ürküttü?
Özel yetki yeni değil ki. Yıllardır büyük kentlerdeki birinci ağır cezalar kaçakçılık suçlarına bakar, bazı asliye mahkemeleri tapu davalarına bakar, bazıları da icralara...
Terör ile darbecilere sıra gelince, kural neden değişsin?
Dünya uzmanlaşıyor, bizim dinozorlar hala eski kafada.
İster özel yetkili mahkeme olsun, ister diğerleri olsun verecekleri kararlar Yargıtay ilgili ceza dairelerinden geçmeyecek mi?
Son söz Yargıtay’ın değil mi?..
O halde, derdiniz ne?
Yargıtay’ı da mı kaldıralım?...
3. Yargı paketine baktığımızda ilk yapacağımız değerlendirme, ha Hasan ha hacı Hasan’dır. Pakette uzman mahkeme anlayışı yine tüm hatları ile korundu, ancak, sabahın erken saatlerinde evinden nezarete taşıma olayına cevap olsun diye ağırlık delil toplamadan savcıların kişileri nezarete almama noktasında yoğunlaştırıldı...
Bana göre isabetli.

Mevcut yasa diyor ki ey savcı, önce delil topla sonra nezarete aldır.
Eski hali ile yakalama önceden deliller sonradan geliyordu, bir nevi İstiklal mahkemelerinden kalma alışkanlık gibi.

İdamına delillerin sonradan toplanmasına.
Bundan sonra sanıkların 48 saat içerinde hakim önüne çıkartılma mecburiyeti var.
Bu mecburiyet normal hallerde doğru da, örgütlü suçlarda sıkıntı çıkarabilir.
48 saat gibi bir sürede sorgulama sağlıklı yapılamaz.
İşin doğrusu, bu tip soruşturmaların savcı eliyle bizzat yapılması için pakete ek bir madde konulmalıydı. Şu anda cinayetler de dahil, bir çok soruşturmaları emniyet güçleri yaparak savcının önüne koyuyor. Ciddiyet arzeden bu tip soruşturmaların içeriğinde onbaşı da var. Onbaşının tutmuş olduğu tutanak sonuçta adalet oluyor!
Ne değişti sorusuna gelince, hiçbir şey.
Özel yetkili mahkemeler yerine özel görevlendirmeler geldi.
Bir de açıkça belirlenen askeri suçlar.

Yeni uygulamada, Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine HSYK örgütsel suçlara bakacak mahkemeler ile hakim ve savcıları yetkili kılacak.
Bu da özel yetki demektir...
Ne değişti sorusuna gelince hiç, bazı çevrelerin gazı alındı o kadar.
Bir kesim öteden beri “gerçek hakimler” havası çalıyordu.
Yanı şimdikiler yalancıktan hakim!
Gerçek hakim dedikleri kendileri gibi defolu, güdümlü, tetikçi...
Aslında o gibilerine “bizim hakimler” denir de gerçek hakim denmez.
Her neyse, Türkiye bu sıkıntıyı da şimdilik ucuz atlattı ya ben ona bakarım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi