Nuh Diyor, Peygamber Demiyor!
Muhataplarını ikna edemeyen insanların söylediği bir söz var:
Adam Nuh diyor, Peygamber demiyor!
Darb-ı mesel olmuş bu söz, boşuna söylenmiş değil elbet!
Hz.Nuh aleyhisselamın kavmi, belki de dünya tarihinde en uzun uyarı alan, ikaz ve irşada tabi tutulan bir toplum olmasına rağmen, onlar ilahi hakikatleri inkara devam etmişlerdi.
Kendi içlerinden çıkan ve insan olarak çok iyi tanıdıkları bir kişiye Nuh demiş ama Peygamber dememişlerdi.
Peygamberlerin ortak kaderidir bu.
Neredeyse tüm toplumların, kendilerine gönderilen peygamberlere gösterdikleri tavır aynı olmuştur!
***
Dün böyleydi de, bugün farklı mı?
Dün Peygamberlere gösterilen tepki, bugün de peygamber yolunda giden mirasçılarına gösteriliyor.
Değişen bir şey yok, tarih tekerrür ediyor.
Düne bakalım:
Peygamber tarihi boyunca bakıyoruz ki insanlar, peygamberlerden akıl almaz isteklerde bulunmuşlar, onlarda insanüstü özellikler arayıp olağandışı güçler görmek istemişlerdir.
Peygamberlerden hazine talepleri, gaybi bilgi istekleri, çeşitli esrarengizlikler, büyü, efsun, sihir gibi gizemli işler, ruhban, melek vs. ruhani kisveler
.bu saydıklarımızdan bir kaçıdır.
Benzerlerine Kuranda sıkça rastladığımız bu ayetlerden birinde, Hz.Nuhun (as) dilinden bu konu şöyle anlatılır:
Size, Allahın hazineleri yanımdadır demiyorum. Ben, gaybı da bilmem. Ben bir meleğim de demiyorum. Gözlerinizin hor gördüğü kimselere Allah iyilik vermeyecektir de demem. Onların içindekini en iyi bilen Allahtır. Böyle bir şey yapacak olursam, kesinlikle zalimlerden olurum.
***
Bu ifadeler, beş önemli noktaya işaret ediyor:
1-Allahın hazinelerine sahip olmamaları: Allahın mesajını ileten peygamberler, mübellliğ veya mürşitler, insanların zannettikleri gibi Allahın hazinelerine sahip değildirler. Oysa, Allaha ortak koşanlara göre onlar Allahın maddi-manevi bütün hazinelerine sahip olmalılar. Olmalılar ki, insanlar bundan dolayı onların yüceliklerini görüp iman etsinler. Oysa böyle bir iman, hazinelere iman olacağından değersizdir.
2-Gaybı bilmemeleri: Peygamberler ve onların varisleri gaybı bilmezler. Allaha ortak koşanlar, tarih boyunca onların gayb bilgisine sahip olduklarını düşünmüşlerdir. Oysa, gaybı sadece Allah bilir. İnsanların gaybe ait bilgileri tahminden öteye geçmez. Bazı insanların: Allah sevdiği kullarına sırrını açamaz mı? Gaybi bilgilerini onlara veremez mi? Levh-i Mahfuzu gösteremez mi? şeklindeki yaklaşımları, Kuran ayetleriyle çelişir.
3-Melek olmamaları: Peygamberler dahil hiçbir insan meleklerle mukayese edilmez. Çünkü, her iki cinsin yaratılışı farklıdır. Allaha ortak koşanlar, peygamber ve varislerinin melek gibi olduklarını, hatta ondan da üstün vasıfta olup insanüstü güçlere sahip bulunduklarını düşünürler. Oysa, insanlara örnek olmaları, melek değil insan olmalarını gerektirir.
4-Kimseyi dışlamamaları: Peygamberler ve varisleri insanları ayırt etmeksizin irşat ederler. Allaha ortak koşanlar ise, seçkinler ve varlıklıları imtiyazlı görürler, iman etseler bile fakirleri ve avam kesimi hor görürler, aşağılarlar. Oysa, İslamda değer ölçüsü; maddi varlık veya sosyal statü değil, kalplerdeki imandır.
5-Gerçeği söylemeleri: Paygamberler ve yolunda gidenler, güçlü zalimler karşısında bile gerçeği söylemekle mükellef ve sorumludurlar. Allaha ortak koşanlar ise, daima güçlünün yanında yer alırlar, çıkar hesaplarıyla zulme sessiz kalırlar.
***
Bazı insanlar, yaşadıkları günlük hayatın ihtiyaçlarını peygamberlerden örnek alıp bire bir karşılamak yerine, dini sadece ruh ve maneviyat dünyalarını tatmin aracı görmekte, onu hayal aleminin esrarengiz enstrümanlarına dönüştürme çabasına girmekteler.
Din onlara göre, etrafı olağanüstülüklere kuşatılmış, esrarengiz bilgilerle dolu, efsun, sihir, büyü gibi gizemli işlerle uğraşan, gaybi ve afaki meçhuller üzerine kurulu, mistik bir inanıştan ibaret!..
Oysa, Din; gerçek hayatın elle tutulur gözle görülür yol haritası, onunla insanların dosdoğru yolu bulacağı tek ve doğru olan yegane kılavuzdur.
www.twitter.com/parlakturk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.