Şükrettiğimi sanırdımDilde şükür, kalpte küfür.
Yanlış anlaşılmasın, küfür denilince; isyan, itiraz, şikâyet, dedikodu, kin, öfke, haset v.b. anlamında küfürden, şirkten söz etmekteyim.
Başkalarında gördüğümüz ve kendi üzerimize hiç alınmadığımız veya yaşamak istemediğimiz halleri görünce, hemen hamde sarılır, şükrederiz değil mi?
Oysa bu şükür; kendimize gelmesini istemediğimiz hallerden kurtulmak için korku ve endişe içerisinde yaptığımız şükürdür.
Böyle yapılan şükürlerin faydası olur mu olmaz mı, yerini bulur mu bulmaz mı, onu her şeyi bilen Allah bilir.
Yalnız dilden yapılan şükürler, kalpten temellenmiyor ve o an geçtikten sonra ray değiştiriyorsak bu halimizi tahlil etmeliyiz.
Din-i İslamı anlamış veya anlamaya çalışan kişiler için söylüyorum.
Hamdetmeyen, şükretmeyen kalp; isyan ve şikâyet halindedir.
Böylelerin huzurları, güvenleri, ibadetleri, işleri, kazançları, yemeleri, içmeleri; hep başkalarını eleştiri üzerine kurguludur.
Kendimiz sütten çıkmış ak kaşığızdır, bizde hiç kusur yoktur. Biz kusursuz insanlar, kusurlular yüzünden azap çekmekteyizdir. Komik değil mi?
...........................
Bu kadar çok lafı şu sebeple paylaştım.
Gazeteyi sürekli takip eden okur dostlarımız hatırlayacaklardır. Geçtiğimiz hafta Cuma günü görme engelli ilk milletvekilimiz Lokman Ayvanın hayat hikâyesini yazmıştım.
Lokman Ayvanın hayat hikâyesi; görenler, bilenler, duyanlar, yürüyenler, koşanlar, görerek yiyenler, görerek içenler, görerek gezenler için öyle ibretlik safhalarla dolu ki, Lokman Ayvayı dinleyinciye kadar kendimi şükreden birisi zannediyordum.
Lokman Ayvanın kuruculuğunu ve başkanlığını yaptığı Türkiye Beyaz Ay Derneği adında bir dernekleri var.
Bu dernek, İstanbulda ve Türkiye genelinde sadece görme engelli insanlarımıza değil, tüm engelli kişilere hizmet için çalışmalar yapmakta.
Türkiye Beyaz Ay Derneğinin Kartalda hemen her tür engelli çocuklara hizmet veren bir okulu bulunuyor.
Bu okulun sponsoru ise Viko markasıyla ünlü elektrik ve elektrik aksamları üreten bir firmanın duyarlı sahipleri.
........................
İşte geçtiğimiz hafta bu okulu ziyaret edip, Lokman Ayva ve Viko firmasının sosyal sorumluluk projelerinin koordinatörü İlker Çeliki ziyaret ettim.
Aman Allahım nice tür engelli insanlarımız varmış. Bire bir görüp; göz göze gelmek, elle dokunmak, sözle buluşmak başka oluyormuş.
Öyle sokakta gördüğümüz, televizyonlarda izlediğimiz, gazetelerde okuyup; tüh, vah, ah diyerek geçiştirilecek bir şey değilmiş.
Engelli de olsak, engelsiz de olsak, İslamı tefekkür ve tevhid çerçevesinde idrak eden kişi ya da kişiler için söylüyorum, gece gündüz durmadan şükretmek, hamdetmek gerekiyor.
Mesela; tebessümü sadaka kabul eden dinimizin büyüklüğü, engelli bir insana yapılan tebessümle çok daha iyi anlaşılıyor.
Bir hatırlatma daha yapmak isterim.
Engelli insanları toplumdan saklamayan, topluma kazandıran yegâne ülke Türkiyedir. Bu anlayış da dini ve milli duygulardan kaynaklanmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.