Kirli dünyada namazla arınmak Kirli bir çağda yaşıyoruz...
İnsanı Rabbinden ve kendi fıtratından koparan "Modern Cahiliye", önce zihinleri ve gönülleri, sonra da tüm insani ilişkileri ve hayatı kirletti ve kirletmeye de devam ediyor.
Ekranların haram kustuğu, sokakların günah batağına dönüştüğü bir dünyada insanların "arınma" ihtiyacı daha bir önem ve anlam kazanıyor, hatta "hayat-memat meselesi" haline gelmiş bulunuyor.
Kadim kirliliğin İslam öncesi versiyonu olan Arap Cahiliyesinin ve tüm cahili kirliliklerin girdabından insanlığı kurtarmak için Kur'ân-ı Kerîm'i lütfeden Rabbimiz (c.c), kıyamete kadar insanları arındıracak şaşmaz imanî ve ibadî esasları vaz' etti ve Rasûlü de (s.), "en güzel örnek" olarak bunları modelledi.
Kirliliğin eski ve yeni biçimlerinden arınıp temizlenmenin yolunu Kur'ân-ı Kerim tek şarta bağladı: Tevhid; Allah'ı birlemek ve Tevhid akidesinin eyleme dönüşmüş biçimleri olan ibadetleri yerine getirmek. Allah'tan başka ilah ve rab tanımamak yani gönülleri ve zihinleri bütün sahte ilahların egemenliğinden arındırmak ilk adım; bu arınma işlemini amele/eyleme dökmek ise ikinci adımdır.
İşte bu amellerin ilki ve bütün ibadetleri kendi içinde toplayan biçimi "namaz"dır.
Namaz; kıyam, rükû ve secde halindeki tüm canlı-cansız varlıklarla meleklerin tesbihâtını özetler. Namaz; Kâbe'ye yönelerek haccı, bir şey yemeyerek orucu, bedenin hakkı olan hareketlerle de zekatı ihtiva eder. Ayrıca namaz; Kur'an kıraati, zikir, dua, tesbih, hamd, şükür, tefekkür vb. gibi ibadetleri de içerir. Böylece namaz; her türlü günah ve kirden arınma yollarını kendinde toplar, kuşatır.
İslâm'ın iman'dan sonra ilk şartı olan namazın, günde beş vakit olarak farz kılınmasının hikmeti de bu özelliklerinde aranmalıdır. Evet; hicretin ikinci yılında farz olan oruç Ramazan ayında tutulur, yine aynı yıl farz olan zekât yılda bir verilirken, risaletin son yılında farz kılınan hac da ömürde bir kez eda edilirken, neden namaz beş vakittir? Sorumuzu şöyle de sorabiliriz:
Bedenî, malî ve rûhî arınma biçimlerini ifade eden diğer ibadetler daha uzun aralıklı iken, neden namaz yılda, ayda, haftada, günde bir kez değil de günde beş kez gereklidir?
Göklerde ve yerde ne varsa hepsinin her an Allah'ı hamd ile tesbih ettiği bir evrende, Rab Teâlâ'nın bizim namazımıza -hâşâ- ihtiyacı olmadığı mutlak bir hakikattir. Öyleyse Yüce Yaratıcı, neden bizi günde beş kez huzuruna çağırmaktadır? Bu soruya, şu sorularla cevap arayalım:
Günaha ve harama, isyana ve nisyana, nefse ve şeytana karşı zayıf yaratılan insan, namaz zırhını günde beş kez kuşanmasa hali nice olur? Kirlilik katsayısı her geçen gün artan şu dünya hayatında günde beş kez günah kirlerinden arınma çağrısına icabet etmeyen bir kul, Rabbinin rahmetini umabilir mi?
Namazı, bir insanın kapısının önünden akıp giden bir ırmağa, namazı günde beş vakit kılmayı da bu ırmakta her gün beş kere yıkanmaya benzeten Kutlu Peygamberimiz (s.) ashabına şöyle sormuştur:
-"Ne dersiniz, birinizin kapısının önünden bir ırmak geçse ve o kimse orada günde beş kere yıkansa bedeninde hiç kir kalır mı?" Sahabeler:
-"Kalmaz, ey Allah'ın Rasûlü" deyince Peygamberimiz (s.), şu ebedi müjdeyi verir:
-"İşte beş vakit namaz buna benzer. Allah namaz sayesinde günahları siler." (Buhârî, Mevâkit 6; Müslim, Mesâcid 282)
Günümüz dünyasında her gün değil, her an kirlenme tehlikesi ve tehdidi ile karşı karşıya olan insanın, en az günde beş kez namaz ırmağında yıkanıp arınmaktan başka çaresi yoktur! Zira bu kadar sık ve yoğun kir, ancak namaz gibi sık ve sıkı bir ibadetle; arınma biçimiyle giderilebilir.
Bir diğer hadis-i şerifte de beş vakit namaz, günde beş kez alevli bir ateşten kurtulmaya benzetilir:
-"Ey insanlar, siz alevlenip yanıyorsunuz. Fakat kalkıp sabah namazını kıldığınızda o namaz ateşinizi söndürüyor. Sonra tekrar alevlenip yanmaya başlıyorsunuz, öğle namazını kıldığınız, o namaz ateşinizi söndürüyor..." (Her namaz için aynı ifadeyi tekrarlar.) "En son yatsı namazını kıldığınız zaman ateşiniz tamamen sönüyor. Sonra uyuyorsunuz; uyanıncaya kadar size bir şey yazılmıyor." (Taberani)
Bu temsili anlatımda ise; beş vakit namazın her birini gereği gibi kılan bir insanın, iki namaz arasında tutuşturduğu günah yangınlarını söndürdüğü beyan buyurulmaktadır.
Böylece namaz, insanı günde beş kez günah kirlerinden arındıran bir ırmak olmakta ve bu mukaddes ırmağın bereketli suyu, günde beş kez günah yangınımızı söndürmektedir.
Bu hadis-i şerifler, "Namazı dosdoğru (gereği gibi ve devamlı) kıl; şüphe yok ki namaz, insanı her türlü çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar." (Ankebût 29/45) âyetinin temsili anlatımı gibidirler.
Dikkat! Vakit vakit yıkayamadığımız her kir, -maazallah- "ebedi batağımız"; namaz namaz söndüremediğimiz her alev, bütün benliğimizi kasıp-kavuran "Nâr-ı Cehennemimiz" olmasın!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.