M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

“Cami varsa Cemevi de Olmalı!”

“Cami varsa Cemevi de Olmalı!”

Ne kadar masumane bir istek değil mi?
İnsan hakları…
İnanç özgürlüğü…
Temek hak ve hürriyetler…
Bu isteği şirin gösteren gerekçeler!
Ama gerçekte öyle mi?
İşin perde arkasında başka işler var!
Sorularla devam edelim:
Bu talep kimlerden geliyor?
Alevi vatandaşlardan.
Yani Hazreti Ali’yi sevenlerden.
(Kerremallahü vecheh).
Peki, Cemevi dedikleri ne?
Onlara göre ibadethane.
Yani Mabed.
Peki, Cami varken Cemevi talep etmek ne anlama geliyor?
Çok açık! Camiyi mabet olarak kabul etmemek anlamına geliyor.
Herkes bilir ki, Cami Müslümanların mabedi.
Cemevi ise Alevilerin.
Eğer böyleyse, Hazreti Ali’nin mabedi ne?
Cami mi? (veya başka bir ifadeyle Mescit mi?)
Yoksa Cemevi mi?
Hiçbir tarihi ve dini kaynak, Hz.Ali’nin Cemevi’nde ibadet ettiğini söylemiyor!
Aksine, hep cami ve mescitte ibadetini yaptığını belgeliyor!
O zaman, Cemevi talebinde bulunan Aleviler, önce bu meseleyi çözmeliler!
Ya Hazreti Ali’den vazgeçsinler!
Ya Cemevi talebinden!
Eğer Haydar-ı Kerrar Ali’den vazgeçmiyorlarsa mabetleri bellidir:
Camiler ve Mescitler.
Yok, “Cemevi’nden vazgeçmeyiz” diyorlarsa, o zaman açıkça ilan etsinler:
“Biz Alevi de değiliz, Ali’den de değiliz” desinler!
Desinler ki, kimden yana olduklarını bilelim.
Kimi sevdiklerini öğrenelim.
Kimin yolunda gittiklerini görelim…
Artık “deve kuşu” olma numaraları tutmuyor!
Gerçekten Hz.Ali’yi sevenler cami ve mescidlere sahip çıkmadıkça, Alevilik ve Cemevleri konusu “bitmeyen masal” olmaya devam edecektir!..
www.twitter.com/parlakturk

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi