Mabet
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bütün üniversitelerde mabet bulunmasını istedi.
Niğde Üniversitesi kampüsünde yapılan caminin açılış törenine katılan Prof. Görmez şöyle konuştu:
'Milletimizle birlikte üniversitelerimizin kampüslerine cami inşa ediyoruz. Ve diyoruz ki Türkiye'de hiçbir üniversite mabetsiz olmasın.'
Bize çok yerinde görünen bu istek, bazılarına fena halde rahatsızlık veriyor.
Hemen şarlıyorlar... 'Orası bilim yuvası mı, irtica yuvası mı? Üniversitede caminin ne işi var?'
* * *
Başka yerlerde cami isteyenler de aynı tepkiyle karşılaşıyor.
Stadyumlarda mescit bulunması talep edilince mesela...
'Yahu oraya maç seyretmeye mi gidilecek, namaz kılmaya mı?'
* * *
Otoyol kenarındaki mola istasyonlarındaki mescitleri de tuhaf karşıladıklarına şüphem yok.
'Yolculuk mu yapacaksın, namaz mı kılacaksın?'
Öyle ya o başka, bu başka! Dini, hayatımızdaki her şeyden soyutlama ve bütünüyle hayatın dışına çıkarma geleneği, bizdeki laiklik anlayışının şanındandır!
* * *
Kışladaki camileri de gereksiz bulmuştur bu kafa sahipleri.
Kalıp hazır.
'Askerlik mi yapacaksın, ibadetle mi meşgul olacaksın?'
* * *
Farklı bir eleştiri şekli geliştirmek için bile düşünmeye gerek yok.
Sözkonusu olan yer neresi ise o kelimeyi kullanmak yeterli.
Üniversite yerine kışla dersin, mola istasyonu yerine stadyum dersin, tamam.
Kışlada namaz kılmak için ufak cami yoluna yönelenlerle dalga geçmek de bunların işidir.
Gevrek gevrek gülerek akıllarınca kafa bulurlar.
'Hacı, hoca' ile başlayan cümleleri bile konfeksiyon ürünüdür.
Elbette, askerlik yapılan kışlada ibadetin yeri mi olur!
Oraya 'Peygamber ocağı' denmişse ne olmuş?
Şart mıdır Peygamber ocağında, Peygamber yolundan gitmek?
* * *
Bir tarihte İstanbul Bahçelievler'deki büyük bir okulda öğretmenlerden bazıları mescit talebinde bulununca, örümcek kafalı birkaç öğretmen itiraz etmişti.
'Niye sadece mescit? Biz laik bir ülkeyiz. Mescit açılacaksa, kilise ve havra da açılması gerekir.'
Şaka gibi ama vallahi böyle!
Arkadaş ertesi gün bu olayı nakledince, 'İyi ki Budist tapınağı da istememiş' demiştim.
* * *
Sadece bu kadar değil ki, bin türlü inanış var yeryüzünde.
Hinduizm, Şintoizm, Taoizm, Yezidilik, Zerdüştlük, Yehova Şahitleri, Mormonlar, Bahaîler, Dürzîler...
Laiklik adına madem ki bütün inanışlara eşit mesafede olunacak, hepsini hesaba katmalı.
Ateistlerin, Satanistlerin başı kel mi?
Onları da düşünmek gerek!
Onlar için de birer oda tahsis edilsin.
Madem yaptın bir hayır, her inanışa bir oda ayır!
Okulda ders yapacak sınıf kalmasın, bir anda 'din müzesi'ne dönüşsün dert değil.
Yeter ki laikliğimize halel gelmesin!
* * *
Okuldaki yüz küsur öğretmenden yirmi otuz tanesi namazlarını kılmak için ufak bir oda talep ediyor, ötekinin getirdiği çözüme bakın!
Bu ülkede yüz yıldır faaliyet gösteren yabancı okullarda ne tür ibadethaneler olduğunu, ufacık çocukların bütün günlerini rahibelerle geçirdiklerini bilmiyor mu acaba?
Bizimkilerin o prestiji yüksek okullara çocuklarını verebilmek için nerelerini yırttıklarından haberi var mı dersiniz?
* * *
Prof. Mehmet Görmez, Cambridge ve Oxford'dan örnek verdi:
'Gidin Oxford'a, hangi kapıyı açsanız, bütün kapılar kiliseye doğru açılır. Cambridge Üniversitesi'nin, en muhteşem yerinde bir mabet vardır. Biz bu konularda gecikmişiz. Onun için, her üniversitede mutlaka, mabetler olsun istiyoruz. Hem de çok işlevsel, estetik, öğrencilerin gelip kitap okuyabilecekleri, kahvelerini içebilecekleri mekânları da bulunsun.'
İnşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.