Aman dikkat, gelen eğlence ayı değil!
Nasip olursa Cuma günü, Ramazan ayının ilk gününü idrak etmiş olacağız. Bu vesile ile oruç ayının insanlığa barış, huzur ve mutluluklar gelmesine vesile olmasını temenni ediyoruz.
Bilhassa, 1990lı yılların başından itibaren ortaya konulan büyük bir yanlış vardır. Belediyeler, düzenledikleri Ramazan ayı programlarında, açtıkları iftar çadırlarında Ramazan ayının manevî iklimiyle uyuşmayan programlar, eğlenceler ve toplantılar düzenliyor. Umumiyetle de bu yanlışlara itiraz edenler olmuyor. Ne yapalım, millet böyle istiyor bahanesi bu konuda da önümüzü tıkıyor, yanlışlar da katlanarak devam ediyor.
Arzu etmeyiz, ama bu yıl da benzer manzaralar, Ramazan ayı programları adı altında eğlenceler, konserler ve toplantılar devam edebilir. Yanlışların önüne geçilebilmesi için erken ikaz görevi yapılmalıdır ve sağolsunlar, Diyanet-Sen başta olmak üzere (Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası) bazı kişi ve kuruluşlar bunu yapmış... Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, İnsanlar tabiî ki eğlenecek, taassup içinde olunmamalı. Hepsi için söylemiyorum, ama bazı belediyeler ve kuruluşlar işi tamamen panayıra döktüler. Ramazan, manevî bir iklimdir, insanların bağışlandığı bir aydır. Ramazanı unutturacak şekilde her türlü etkinliğe karşıyım. Ramazanın, orucun, teravihin manevî tadını engelleyecek, Ramazan ve oruç iklimi ile bağdaşmayacak programların yapılmasına taraf değiliz. (İnsanları) Tekrar zevk-u sefaya daldırarak, Ramazanı unutturacak her türlü etkinliğe karşıyım demiş.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu eski üyesi Prof. Dr. Saim Yeprem de, Ramazanı, sadece eğlence ayı gibi sunmak, takdim etmek, göstermek, medyanın sakınması gereken bir davranış. Halkımız açısından da Ramazanın Ramazan olduğu bilinmeli, eğlence eğlence dozunda, ibadet ibadet dozunda bırakılmalı. Ramazanın bir ibadet ayı olduğu gözönünde bulundurulmadan tamamen eğlencelerin bol miktarda icra edildiği bir ay gibi nitelik kazandırmak doğru değil şeklinde konuşmuş. (Cihan, 17 Temmuz 2012)
Şu bir gerçek ki, duâ ve ibadet ayı olan ve öyle de idrak edilmesi gereken Ramazan ayının eğlence ayı gibi görülmesinde en büyük pay, mütedeyyin belediye başkanlarının yaptığı programlardır. Geçmiş yıllarda çoğu belediye, Ramazan ayının geldiğini bile hatırlamazdı, ya da öyle davranırdı. Sonraki yıllarda ise Ramazan ayı hatırlandı, iftar çadırları kuruldu ve çeşitli programlar yapılmaya başlandı. Ama bu programlar çoğunlukla, Beni bir tek sen anladın, ama sen de yanlış anladın türünden oldu. Belediyelerin Ramazan ayını hatırlaması, onunla ilgili programlar yapması elbette takdire şayan, ama bu programlar Ramazanı eğlence ayı gibi sunduktan sonra bir fayda verir mi? Fayda vermesini bir yana bırakalım, zarar vermez mi?
Hemen her yıl, başta belediye başkanları olmak üzere Türkiyeyi idare edenleri ikaz edip, Aman, Ramazan ayına uygun olmayan programlar yapmayın demeye çalıştık, ama dinleyen olmadı. Büyük çoğunlukla, Vur patlasın, çal oynasın anlayışı ile Ramazan programları yapıldı. Bunu ifade etmekle birlikte, bütün belediyeleri ve bütün Ramazan programlarını aynı kefeye koyuyor değiliz. Elbette Ramazan ayının mânâ ve ehemmiyetine uygun, insanları eğlenceye değil ibadete çağıran faaliyetler yapan belediyeler de var. Temennimiz, bunların sayısının artması ve insanları eğlenceye çağıran Ramazan faaliyetlerinin tamamen sona ermesidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı da, bu yozlaşmaya itiraz edip, Başlangıcı tamamen güzel bir düşüncenin ürünü olarak yoldan geçenlerin ve yolda kalanların bir çorbayla iftarını açmasıyla ilgili kurulan iftar çadırlarının son zamanlarda bu gayenin dışına çıkarak bir gösteri aracına dönüştürülmemesine özellikle kamu hizmeti yapanların dikkat etmesi gerekir demektedir. (www.diyanet.gov.tr, 17 Temmuz 2012)
İnşallah Türkiyeyi idare edenler ve belediye başkanları, bu haklı ikazları dikkate alır ve Ramazan ayının eğlence ayı gibi görülmesi yanlışına düşülmez...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.