Faruk Çakır

Faruk Çakır

Kötüyü savunmak yakışır mı?

Kötüyü savunmak yakışır mı?

Kötülüklere mani olmak ve onun karşısında iyiliklerin çoğalmasına çalışmak insânî bir vazife iken, işler tersine dönmüş vaziyette. Gerçekler o kadar çarpıtılıyor ki, bazı aydınlar ‘kötülük’leri savunmayı tercih ediyor. Meselâ, alkollü içkilerin su gibi tüketilmesi savunulurken, “Bu içkiler ilmen ve tıbben zararlıdır, yaygınlaşmasına mani olunsun” demek adeta ayıplanır hâle geldi.
Bazı liberal aydınlar da, alkollü içkilerin engellenmesi taleplerine, başörtüsü yasağına gönderme yaparak karşı çıkıyor. Özetle diyorlar ki, “Biz başörtüsü yasağına itiraz ettik, siz de alkollü içki yasağına itiraz edin!”
Alkollü içki ile başörtüsünü kıyaslamak, doğru bir kıyas olmasa gerek. İçenlerin de ittifakıyla alkollü içkiler—sadece sağlık açısından bile bakılsa—zararlı iken, aynı şey başörtüsü için söylenebilir mi? Hadiseye dinî açıdan bakılmasa bile, alkollü içki içen biri hem kendine hem de başkasına—isteği dışında bile olsa—zarar verebilir. Peki, başörtüsü takan için böyle bir durum söz konusu mudur?
Tabiî ki alkollü içkilerle en etkili mücadele eğitim yoluyla mümkündür. Kuru yasaklarla, kanun maddeleriyle etkili bir mücadele yapma imkânı yoktur. Çünkü açıkta, meydanda, festivalde, parkta, gazinoda içki içilmesi yasaklanmış olsa içmek isteyen bu defa evinde içer. Her insanın başına bir polis dikilemeyeceğine ve buna da gerek olmadığına göre, insanların alkollü içkilerin zararları konusunda ikna edilmesi lâzım. En tesirli, en kalıcı, en faydalı yol bu yoldur.
Bununla birlikte alkollü içkilerin reklâm ve teşvikinin engellenmesi doğru ve gereklidir. Çünkü alkollü içkiler kişi ve toplum sağlığı için zararlıdır. “Kime ne, ben ‘zararlı’ olduğunu bilerek yine de içeceğim” demek; bazı kulaklara cazip ve demokratik bir ifade gibi görünse de doğru değildir. Dünyanın hemen hiçbir ülkesinde alkollü içki içilmesi teşvik edilmez. Aksine, insanların bu kötülükten uzak tutulması için hemen her yol denenir. Aynı şey ülkemizde niçin yapılmasın?
Tekrar edelim: Alkollü içkilerin tüketiminin reklâm ve teşviki öncelikle engellenmelidir... Bunun kanunlar hazırlamaktan ziyade eğitim ve ikna yolu ile yapılması daha etkili olur. Bugün bile alkollü içkilerin gazeteler eliyle reklâm edilmesi en büyük çelişkilerden biridir.
Her defasında sorduğumuz gibi tekrar soralım: Sigaranın gazetelerde reklâmının mümkün olmadığı bir ülkede, alkollü içkilerin reklâmları nasıl devam eder? Sağlık Bakanlığı bu konuda adım atmak için daha kaç yıl bekleyecek?
Pek çok dünya ülkesinin alkollü içkilerle ciddî şekilde mücadele ettiği belli. Bu konuda çarpıcı bir uygulama da Amerika’da yaşanmış. 25 yıl önce Amerika’ya giden Merve Kavakçı, Teksas’ta yapılan alkollü içkilerle mücadeleyi anlatırken şöyle diyor:
“Herşeyi yabancı bu yerlerde [Amerika/Teksas] sizi şaşırtan, memnuniyetle şaşırtan bir gerçeği de öğreniyorsunuz. Alış verişinizi yaptığınız büyük markete gittiğinizde, ‘Burada içki satılmaz.’ Allah Allah, Müslüman bir ülkede değilsiniz. Teksas’ın, hani bizde kovboyların diyarı olarak tanınan Teksas’ın Dallas’ındasınız. Dallas metropolitanının içinde Richardson şehrindesiniz. Ve burada içki satışı yasak. Onların tabiri ile ‘dry zone’ yani kuru kuşak. Civarda Müslüman yok. Yalnızsınız. (...) Refah seviyesi oldukça yüksek bir bölge. Ama burada içki satışı yok! Peki, neden diye soruyorsunuz. Kim var bunun arkasında diye merak ediyorsunuz. ‘Toplumsal talep’ diyorlar. ‘Bu bölgenin insanları, burada yaşayanlar böyle istediği için içki satışı yok.’ Hıristiyan Amerikalıların, dindar veya değil, bu insanların talebi şehir yönetimi tarafından da kabul görüyor ve içki satışı yasaklanıyor. Çünkü ABD’liler alkolün kötülüklerini biliyorlar. Bire bir yaşıyorlar, çocuklarını alkollü sürücülerin cinayetlerine kurban ediyorlar ve çözümü alkolden caydırmakta buluyorlar. Bunun için de satışını yasaklıyorlar. (...) Amerika’da meselâ bir parkta içki içemez kimse. Yasaktır çünkü. Toplumsal huzuru bozar çünkü.” (Yeni Akit, 17 Temmuz 2012)
O halde soralım: Alkollü içkilerin hiç değilse teşvik edilmemesi gerektiğini kabul için, Amerika’nın yeniden keşfedilmesini mi bekleyeceğiz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi