İstanbul ve cami
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile program çekimi için Emirgân Korusunda buluştuk Cumartesi günü.. Program Çarşamba akşamı Ülke Tvde yayınlanacak. Fakat söyleşi içinde beni öyle heyecanlandıran konular oldu ki bir kaçını yayından önce sizlerle paylaşmak istedim. İlk mesele kuşkusuz cami tartışmaları..
ÇAMLICAYA CAMİ
Topbaşdan öğreniyoruz ki, orada burada camiye, dine, insanların özgürce dinini yaşamasına karşı görünmeyen CHPnin, meclis üyelerinin cami yapımı söz konusu olduğunda tartışmasız karşı yönde oy kullandıklarını. Çamlıca Camii meselesindeki samimiyetsiz tavır da bunun içinde bir yerde. Sadece Cuma günleri dolacak bir büyük camiye neden ihtiyaç olsun ki? ya da Sadece bunun için masraf yapmaya gerek var mı? sorusu da bu samimiyetsizliğin içinde.. Kadir Topbaş bu soruya, Sadece senede 15 gün içinde maç yapılan devasa stadyumlar neden var o zaman? karşı sorusu ile yanıt veriyor. Ki bana sorarsanız, futbol maçı ile Cuma namazını, aynı cümle içinde kullanılmak zorunda kalınması bile öylesine incitici ki.. Ama bir noktada insan mecbur kalıyor.. Neyse işin haber kısmına gelelim. Herhangi bir projede karar kılınmış değil. Her türlü teklif değerlendirilecek. Bir tür yarışma formatına işi dönüştürmüş değiller. Ama en güzeli, en kullanışlısı, en estetik olanını tercih etme konusunda bir iradeleri var.
ZİNCİRLİKUYUYA DEV CAMİ
Ataşehir Mimar Sinan Camii ile birlikte çeşitli bölgelerde Cuma camilerine olan ihtiyaç gün yüzüne çıktı. Topbaşın bununla ilgili bir müjdesini paylaşmak istiyorum. İlk kez yazılıyor bu konu.. Zincirlikuyu Mezarlığı içine büyük bir cami geliyor. Biliyorsunuz orada (biraz da arka tarafa doğru) bir küçük cami zaten vardı. 500 kişilik bir yer. Onun da çok ilginç bir hikayesi var. Kısaca paylaşmama izin verin. Kale Grubunun sahibi İbrahim Bodur, bir cenazeye katılmak üzere Zincirlikuyu Mezarlığına gider. Mezarlığın arka kısmında sadece temel ve kolonlardan oluşan bir inşaat görür. inşaatın yanında elinde kürekle çalışan bir gence rastlar. Genç, orada kabri bulunan merhum Bekir Uluçınarın torunudur. Cami yapımını dedesi başlatmıştır. Fakat vefatı üzerine inşaat yarım kalmış.. Genç de bunu vasiyet kabul edip camiyi tamamlamaya çalışır. Fakat bunu yapacak ne maddi gücü vardır ne de vakti. Bodur, o temeli atılmış ancak devam edememiş inşaatı devralır. Bugünkü 500 kişilik cami işte öyle çıkar ortaya..
KAÇA MÂL OLUR?
Zincirlikuyu Mezarlığı içindeki caminin hikayesini neden anlattım? Çamlıcaya cami tartışmalarında sıkça ortaya atılan finansman sorunu ya da Bu kadar dert varken bir camiye kim bilir kaç para harcayacağız? gibi abuk-subuk çıkışlara karşı bir örnek olması için anlattım. Bugün bile Çamlıcaya yapılacak devasa cami için sıraya girmiş o kadar çok gönüllü iş adamı var ki.. Saysam aklınız durur..
ADI ZİNCİRLİKUYU CAMİİ OLMAYABİLİR
Aslında bir Zincirlikuyu Camii var İstanbulda.. Edirnekapıda.. Yapıldığında Amerika kıtası daha yeni keşfedilmişti. Muazzam bir Osmanlı camisi.. 6 kubbeli, iki minareli. (1499da, II. Beyazıt dönemi sadrazamlarından olan Bosnalı Hadım Atik Ali Paşa tarafından yaptırılmış.) Bu defa Zincirlikuyu Mezarlığı içine, Mezarlıklar Müdürlüğü binasının bugün olduğu yere bir cami yapılması gündemde. Bana sorarsanız, adı başka olur. Yine Zincirlikuyu Camii denmeyebilir.. Neyse, oraya, bugünkü yönetim yerini de içine alacak şekilde bir kompleks düşünülüyor. Üste cami, yer altına doğru mezarlıklar müdürlüğü, başka bir takım sosyal alanlar. Neye ihtiyaç varsa artık. Zira bölge iş merkezleri, plazalar, belediye binası, yönetim ofisleri ile dolmuş taşmış durumda. Bir Nimet Abla Camiinin o bölgenin yükünü çekme şansı yok. Oraya en yakın büyük cami, Leventte.. Levent Camii ile Şişli Camii arasında, Cuma camisi olarak nitelendirilebilecek o çapta bir cami yoktu. Gerçekleştiğinde büyük bir açığı kapatacak. Topbaşın en büyük korkusu ise, Kılıçdaroğlunun çıkıp; Neden mezarlıklar müdürünü alt kata indirdiniz deme ihtimali. Kalın sağlıcakla.
NOT: Yarın da, Kadir Topbaşın İstanbulun ulaşım problemleri ile ilgili ilk kez duyacağınız çözüme yönelik çalışmalarını yazacağım.