Yeni nesil Müslüman
Peygamberimiz Hz. Muhammedin (asm) Mekkeden Mediyeye hicret ederken katettiği yolu 9 günde yeniden yürüyerek geçen ve bu konuda bir belgesel hazırlayan gazeteci Avni Özgürel, hicretle ilgili dikkat çekici değerlendirmeler yapmış.
Hicreti Çok devrimci bir hareket ve çok önemli bir vazgeçiş hareketi olarak yorumlayan Özgürel, Bizim yeni nesil bir Müslümana ihtiyacımız var. Bu yeni nesil Müslümanın dayanacağı yer Hz. Peygamber ve Kurân-ı Kerim demiş. (Radikal, 22 Temmuz 2012)
Tabiî ki devrim tabiri farklı zamanlarda, farklı kişilerce ve farklı maksatlarla kullanıldığı için tırmalayıcı olsa da tesbit temelde doğru. İslâm dünyasının yeni bir nesle, yeni bir anlayışa ihtiyacı var ve bunun dayanağı, temeli ve kaynağı da Peygamberimizin (asm) Hadis-i Şerifleri ve elbette Kurân-ı Kerim olmalı.
Bir bakıma yeni dediğimiz ve İslâm dünyasının ihtiyaç duyduğu Müslüman karakteri eskinin yenilenmiş hali olmalı. Şöyle ki, Asr-ı Saadet dediğimiz ve İslâmın en parlak şekilde yaşandığı, Müslümanların bütün dünyaya örnek olduğu devir bir bakıma eskidir. Ancak aradan yıllar geçip, çeşitli ihmaller neticesinde cemiyet İslâmdan uzak düşünce yeniden Asr-ı Saadet ihtiyacı duyuluyor. Dolayısıyla bizim yeni dediğimiz ve ihtiyaç duyulan Müslümanca hayat bu yönüyle eskidir ve gerçekte ihtiyaç duyduğumuz da ondan başkası değildir.
Bu vesile ile hatırlamak gerekir ki, Eğer biz, doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan [başka din mensuplarından] fevc fevc [İslâma] dahil olacaklardır (Tarihçe-i Hayat, s. 74) diye müjde veren Risale-i Nur eserlerinin hedefi ve maksadı da budur. İstiklâl Marşımızın şairi merhum Mehmed Âkif de, Doğrudan doğruya Kurândan alıp ilhamı/ Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâmı demek suretiyle bu ihtiyacı dile getirmiş değil mi?
Yeni nesil Müslüman tabiri bazılarını rahatsız da edebilir. Elbette bu tabirden, sözde Müslüman, ama amelde olmayan kişiler anlaşılırsa herkes rahatsız olur. Bazı aydınların istediği de bu olabilir. Ancak biz bu tabiri, Asr-ı Saadeti, Hz. Peygamberimizi (asm) ve onun sahabilerini örnek alan (yeni) Müslümanlar olarak anlamalı ve o anlamda sahiplenmeliyiz. Çünkü tarihî hadiseler sebebiyle ve ifsat komitelerinin gayretleriyle doğru İslâmiyetin anlaşılamadığı ahir zamandayız.
Bediüzzaman Hazretleri, Muhakemat adlı eserinde, Malûmun olsun, bu kitapla istediğim hizmet budur diyerek maksadını (bilmânâ) şöyle anlatır: İslamiyette olan istikametli yolu göstermekle, çizgiden çıkan din düşmanlarının şüphelerini red ve yüzlerine vurmakla beraber, (...) doğru yolda, İslâmiyet için çalışanlara yardım etmek ve kuvvet vermektir. Elhasıl maksadım, ol elmas kılınca [İslâma] cila vurup parlatmaktır. (Muhakemat, s. 9)
Yeni nesil Müslümandan bunu anlar ve yeni nesil Müslümanların sayısının artması için gayret sarfedersek inanın ülkemiz ekonomik, sosyal ve siyasî krizlere de sürüklenmez. Çünkü Hz. Peygambere (asm) dayanmış ve Kurânı kendisine yol gösterici olarak tayin etmiş bir Müslüman karıncayı bile bilerek incitmez, incitemez. Nerde kaldı ki insanları incitsin!
Hiç kimse İslâm parça parça olmuş, yeni bir Müslüman nesil meydana gelmez diye düşünmesin. Şükürler olsun ki atılan nur tohumları filiz veriyor ve daha da verecek. İslâm dünyasının parçalanmış görüntüsü de bizi ümitsizliğe düşüremez. Yine Bediüzzamanın ifadesiyle Tahsile gitmişler... Ve inşallah tahsil müddetleri bitmiş ya da bitmek üzere.
İnşallah Türkiyeyi idare edenler de doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğruluku temsil etme noktasında Risale-i Nurun önemini, farkını ve faydasını idrak ederler. Asr-ı Saadeti, Peygamberimizi (asm) ve sahabîlerini örnek alan Müslümanların sayısının artması için duâcı olalım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.