Hassasiyetlerimiz silahları olmasın
Ayırımcılığa yol açacak her türlü habere kuşkuyla, taraf olmadan bakmaya çalışıyorum.
Geçmişte yaşadığım bazı haber tecrübeleri bende böyle bir alışkanlık yaptı.
Durum böyle olunca dindar insanlara baskı yapılıyor tarzı haberlere ihtiyatla bakmak lazım diye düşünüyorum.
Her ticari firmanın yazılı veya yazılı olmayan kuralları vardır. Firmanın birinde yaz mevsiminin dayanılmaz sıcaklığında ceket, kravat zorunluluğu yaşanırken diğerinde olamayabilir. Bir başka firmada Cuma günleri serbest giyime izin verirken bir başkası vermeyebilir. Bir işletme bünyesinde karı kocayı barındırabilirken koskoca bir holding buna razı olmayabilir.
Kısaca şöyle düşünmek lazım benim işyerim olsa kimlerle çalışırım, kimlerle çalışmam? Bu soruya verdiğiniz cevap vicdanınızın sesi olacaktır.
İşin başında çalışanını istediği standartlara göre alan bir firmanın sonrasında çalışanına baskı yapmaya hakkı yoktur! Hele hele patron emanetçilerinin yani yöneticilerin inançları yüzünden işçiye eziyet etmesi kabul edilebilir durum değildir.
CarrefourSada yaşanan başörtüsü olayına bir de şöyle bakalım. Firmanın iki ortağı arasında sıkıntılar var. Sabancıyı temsil eden yöneticiler istifa ederek kurumdan ayrıldılar. Karşılıklı açıklamalar oldu.
Fransızlar yola tek başlarına mı devam edecek, yeni ortaklık mı yapacaklar yoksa bütün hisseleri Sabancıya mı devredecekler veya aradaki buzlar eritilerek eski güzel günlere geri mi dönülecek bunların hepsi şimdilik muallakta.
Ama bir gerçek var o da Kızılayın yardım çadırında gönüllü çalışan hanımefendinin başörtüsünü dert edinen müdürün yaptığı. İşte benim kuşkum burada başlıyor. Müdürün başörtüsü çıkışı kimin işine yaradı?
Toyotadaki olaylar ise çalışan standartlarının ötesinde din, dindar düşmanlığına dönüşmüş gibi duruyor.
Bu gavur eziyeti bitmeli.
Bu eziyetlerin bitirilmesinde medyanın rolü büyük. İşte tam burada ticari rekabetin dini değerler üzerinden yapılıp yapılmadığına dikkat etmemiz gerekiyor. Dini ve mili hassasiyetlerimiz birilerinin silahı olmasın.
Şirketlerin din düşmanlığına varan bazı uygulamalarında dindarların hiç mi suçu yok? Verilen izni suistimal etmenin, işten kaytarmak için Cuma Namazına gidiyormuş gibi yapanlara göz yummanın neticeleri de görmemiz gerekiyor.
Bir de dindarın dindara yaptıklarını yazmaya başlayabilirsek gavur eziyetinin bitmesine en büyük katkıyı yapmış olacağız.
Bugün basına yansıyan habere göre Toyota yatırım yapmayız tehdidinde bulunmuş. Böyle bir blöfü daha önce Rahmetli Bülent Ecevit değerlendirmeye alarak açılan bir davaya taraf olmuştu. Eğer böyle bir blöf varsa bence Başbakan Erdoğan bu blöfü görür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.