Köşke kim çıkacak zamanlaması
Biliyorsunuz Türkiye’de sabahlar hep aynı değildir.
Bugün yapılan ankette %40 gibi bir çoğunluk Abdüllah Gül’ü Cumhurbaşkanı görmek isterken, ertesi sabah bakarsınız, Başbakan Erdoğan’ı cumhurbaşkanı görmek isteyenlerin oranı % 40’a çıkmış, Abdullah Gülü isteyenlerin oranı ise %16’lara düşmüş.
Oran bu, iner de çıkar da...
Ne hikmetse bizim koltuklarımız hep kavgalıdır.
Koltuklar Osmanlı’yı yedi bitirdi, sıra Cumhuriyet döneminde. Bu dönem İttihatçılar kestiler, astılar. Ama bir türlü gitmediler. Ergenekon, Balyoz gibi örgütlerin altında yatan neden hep koltuk kavgasıdır. Hele de bazı adamlar 30 yıl belediye başkanı, 20 yıl milletvekili... Değişmeyen siyasi parti başkanları ile sendika başkanları.
Padişahlık gidici ağalık baki!
Elhamdülillah Müslümanız da...
Öyle değil mi?
Hatta kardeşiz de...
Sayın Başbakan son kez aday olacağını açıkladığına göre, köşk olayı ayak oyunlarına kurban edilirse kendi eliyle harcanacak demektir.
Elin projesi bu, başı harcamak, AK Parti’yi parçalamak...
Her seferinde açıkça ifade ettim.
AK Parti zaman zaman yanlış işler yapmış olsa da (yeri geldiğinde eleştirmekten geri durmuyoruz) şu andaki “siyasi istikrar” ülke yararına bir nimettir.
Hatta lütuftur.
Türkiye bu tip bir istikrarı kolayına bir daha elde edemez, yeter ki bizler bu nimetin kadrini bilelim. Yanlış işlere parmak kaldırmayalım, dandik adamlara görev verip halkın moralini bozmayalım. Görevler ehline...
Bazılarının yaptıklarına bakıyoruz, yapmış oldukları icraatlar beş kuruş etmez, yanlarında Karun gibi taşıdıkları çanta adamlar eyyamcı, vurguncu, eski kulağı kesikler.
İktidar değişse ilk muhalefete kalkışacak kişiler...
Birileri işin bu tarafını iyice gördüğünden gövdede Erdoğan, Abdullah Gül istikametine doğru gedik açmaya çalışıyor... Hele de Kılıçdaroğlu’nun yüreği yağ bağlar.
Erenler Gül’ü çok seviyor!
Hüseyin Çelik’in, “Başbakan aday olursa Gül aday olmaz” açıklaması bence de doğrudur. Ortada bir vefa varsa, bu şekilde giderilir, başka türlüsü olmaz.
Artık bu kesim küçük hesapların içerisinde oyalanmayı aşmalıdır.
Koltukların yapışkanlığına vurgu yaparken bunu demek istedim.
Kırk yıllığına koltuklar üzerimize yapışmasın.
Görevler her zaman için fanidir, ama kardeşlik bakidir.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçmişe doğru yapmış olduğu icraatın karnesini sonraya bırakıyorum. Şu an için asıl olan statükodur...
2007 yılı cumhurbaşkanlığı seçimi oldukça sancılı geçmişti.
Devrim niteliği taşıyan bu seçimde cumhurbaşkanı adayının eşi başörtülüdür diye ittihatçı kalıntısı çevreler kıyametleri kopardılar.
Hatta “kan gövdeyi götürür” diyenler de oldu.
O günler, diyenlere hep yüklendik, netice de Allah’ın(cc) izni ile sağduyu galip geldi.
Cumhuriyet tarihinde Mustafa Kemal’den sonra eşi örtülü olan ilk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün olması kendisi açısından da derin bir duygu.
Öylesi bir duyguyu yaşamak herkese nasip olmaz, Gül’e nasip oldu.
Devamını Abdullah Gül ile Erdoğan’a bırakalım. Ben inanıyorum ki zamanı geldiğinde yine sağduyu galip gelecek. Kavga yerine ihsan, lütuf, merhamet, kardeşlik.
Hüseyin Çelik’in ifade ettiği gibi “beklentisi olanlara bu kapıdan ekmek yok.”
İnayet ola, hadi başka kapıya...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.