Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

“Sevdim, aşık oldum, evlenmeliyim” diye bir şey var mı?

“Sevdim, aşık oldum, evlenmeliyim” diye bir şey var mı?

Başlığa bakıp, “Ne yani, sevmeden mi evlenelim, sevmediklerimizle mi evlenelim?” anlamı çıkarmayınız sakın.
İnsan sever ve sevilir. Zirâ, Allah’ın bir ismi Habib, bir ismi Vedud’dur. Yani, seven, sevilen, sevgi sebeplerini, sevgilileri, sevilecek her şeyi yaratan O’dur. Ve sevgi üretim merkezi olan kalbi de yaratan O’dur.
Kâinatı sevgiyle yaratan da O’dur.
Sevgimizi, sevdiklerimizi yaratan ve sevmemizi isteyen de O’dur.
Öyle ise, evlenmek isteyen de elbette severek evlenmeli. Ancak, şu sorular sadece önemli değil, çok çok ehemmiyetli. Hatta, hayatî... Çünkü, sadece geçici dünya değil, sonsuz mutluluğumuz da bir yönüyle buna bağlı:
Kalbimize hammadde olarak kimin sevgisini koymalı; kimi, ne kadar, ne için, kim için sevmeliyiz? Nasıl bir sevgi üretmeliyiz? Hakikî sevgi, mecazi sevgi, sahte sevgi, yalancı sevgi üretmek elimizde mi?
Sevgi de, tıpkı, bakmayı ve işitmeyi bizim istememiz gibidir. Gözümüz var, mutlaka görürüz. Ama, neye, nasıl bakacağımıza biz karar veririz. Yani, bakışımızı biz yönlendirir ve kalitesini biz tayin ederiz… Kulağımız var, mutlaka işitiriz. Ama, neyi, kimi dinleyeceğimiz irademize bırakılmıştır. Sevgi de böyledir. Kimi, nasıl ve ne kadar seveceğimiz irademiz dahilindedir. Ve kimi, nasıl ve ne kadar sevmemiz, sevgiyi nasıl üretmemiz gerektiği de bize bırakılmıştır. Siz kimi isterseniz onu seversiniz. Allah da onu takdir eder, yazar.
“Nikâhta keramet vardır!” sözü de bir yönüyle bunu ifade eder.
Öyle olmasaydı Peygamberimiz (asm) “Mezbeleliklerdeki güllerden sakınınız!” diye uyarmazdı… Şimdi Allah aşkına söyler misiniz?:
Çarşı-pazara, mağazalara girdiğinizde her sevdiğiniz, hoşunuza giden herşeyi alır mısınız?
Çok hoşlandığınız, içinizin gittiği şeyler vardır, ama almazsınız, alamazsınız. Endamınıza, boyunuza-posunuza, sosyal statünüze, imkânlarınıza uygun olanlarını seçersiniz öyle değil mi?
Pazara çıktığınızda, domateslerin duruşuna, rengine bakıp almazsınız; hormonlu mu, değil mi; iyice kontrol eder, araştırır ve seçersiniz değil mi?
Karpuzun boyuna-dış görünüşüne değil, olgunluğuna, tazeliğine bakmaz mısınız? Eee, ömürboyu birlikte olacağınız kişinin boyuna-posuna, görünüşüne, parlaklılığına, yakışıklılığına, güzelliğine, hatta taktığı sahte maskeye aldanarak, ona vurulup hemen evlenmeli misiniz?
Elbiseyi, domatesi, salatalığı ince ince seçer, araştırırken; nasıl olur da ömürboyu birlikte olacağınız, hem dünyanızı, hem de ebedî hayatınızı da etkileyecek olan kişiyi çok araştırmadan “Sevdim, öyle ise evlenmeliyim!” diyebilirsiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi