M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Boşuna Çaba!

Boşuna Çaba!

Üzülüyorum.

Neye mi?

İnsanların ön yargılı oluşlarına.

Siz, “ben buyum” diyorsunuz!

“Hayır, bu değil, sen şusun!” diyorlar.

Kendimden bahsetmeyi hiç sevmem.

Tanıyanların bilmesi benim için yeter.

Tanımayanları da suçlamam.

Ama, beni başka türlü tanıtmak isteyenler olursa, onlar sessiz kalamam.

***

İnsanlar, nedense pek meraklılar.

Kişileri, illaki bir grup, bir klik, bir taraf’ta görmek istiyorlar.
Siz orada görünmeseniz bile, onlar sizi o kulvarda göstermek istiyorlar.
Zira, o kadar çok farklı görüş, düşünce, meşrep, cemaat var ki!...
Mutlaka onlardan birinde siz de olmalısınız, içlerinde yerinizi almalısınız.
Orda değil misiniz?

Hiç önemli değil!

Bu meraklılar sizi, bunlardan birine hemen yakıştırır, sizi oraya monte ediverirler!
Siz, “benim bunlarla hiç alakam yok” deseniz bile, durumu değiştiremezsiniz.

İşte, böyle bir durum yaşıyoruz maalesef!...

***

Dikkatli okuyucularım bilirler.

Yazılarımızda referansımız daima İslam’dır.

Kur’an ayetleri ve sahih hadisler, işlediğimiz konuların omurgasını oluştururlar.
Ancak görüyorum ki, bazı kardeşlerimiz, izahını yaptığımız ayetlerin meal ve tefsirine takılıyorlar.
Muhtemeldir ki, geleneksel din algıları ve çevreden edindikleri rivayet kültürü, bizim meal ve tefsirini aktardığımız ayetlerin anlattıklarıyla örtüşmüyor!
Burada seçeneğimiz; ayetlerin anlattıkları mı, yoksa bizim öğrendiklerimiz mi?

İşte bazıları, sanki şimdiye kadar öğrendiklerini neredeyse ayetlere tercih ediyorlar!
Bunlardan bazıları da “sahih hadis” kavramına takılıyorlar.

Ve bize diyorlar ki: “Siz niye hadis demiyorsunuz da sahih hadis diyorsunuz? Yoksa, siz de mi sünneti inkar ediyorsunuz?..”
Tabi, hadis literatürünü bilmeyen, hadis ıstılahından habersiz kişiler, bu itirazlarıyla cehaletlerini ifşa etmiş oluyorlar ki bu normaldir.
Normal olmayan ise şudur:

Madem ki, bu alanda kalem oynatacaksın, kusur bulacaksın, itiraz edeceksin, hiç olmazsa asgari düzeyde bir hadis usulü ilmini öğren de gel!

Böylece itirazını tutarlı, delilli, ilmi yap, yap ki, bilmeyenler de öğrensin!

Hayırlı bir iş yap, bunu yapamıyorsan, bari sus!

***

Bu durumda olanlara diyorum ki, hiç çabalamanıza, yorulmanıza gerek yok!

Bizi bir tarafa yamama, birilerinin adamı gösterme gayretleriniz de nafile!

Biz, hiçbir grubun, kliğin, meşrebin, hizbin, tarikatin ve cemaatin sözcüsü değiliz.
İyiyi, doğruyu ve güzeli kim söylüyorsa, nass’lara uygun olduğu sürece onu dillendirir, onu savunuruz.
Nass’lardan kastımız da, Kur’an ayetleri ve onun beyanı durumunda olan Sünnet-i Seniyye’dir.
Kur’an’a aykırı olan söz ve uygulamalar, kimden ve nasıl gelirse gelsin bizce merdut’tur.
Bunları doğru göstermek için, ayetleri bağlamından çıkarmanın, eğip bükmenin, te’lif ve tevil etmeye yeltenmenin hiçbir tutar tarafı yoktur.
Hele hele, Peygamber Efendimize isnadı sabit olmayan, üstelik Kur’an ayetleriyle de çelişen bazı rivayetleri ve “uydurma hadis”leri, sırf filanca kitapta yazıyor, falanca alim eserine almış diye savunmaya kalkmayın!
Bu, hem Kur’an-ı Kerim’ı tahrife hem de Rasulüllah’ı tekzibe götüren çok tehlikeli bir yoldur.
Bizim hassasiyetimiz, bir taraftan kendimizi bu tehlikeli yola düşmekten korumak, bir taraftan da kardeşlerimizi bu konuda uyarmaktan ibarettir.
Allah Teala, herkesi niyetleri ve amelleriyle yargılayacaktır.

twıtter.com/parlakturk

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi