Terörden beslenenler
Terörün sebep ve sonuçları ile ilgili çok şey konuşuldu. Problem devam ettiği için daha da donuşulacak. Zaten konuşmadan, akan kanın sebepleri ve sonuçları ile ilgili hadiseleri tahlil etmeden bu musibetten kurtulmak kolay değil.
Kan akıtmaya ve can yakmaya devam eden terörün elbette tek bir sebebi yoktur. İçeriden ve dışarıdan kaynaklanan pek çok sebep, kanlı terör örgütünün zemin bulmasına sebep olmuştur. Dışarıdaki düşmanların ülkemiz aleyhindeki bir terör örgütünü desteklemesi neyse de, içeride de aynı anlayışta olanların varlığı insanı ciddî ciddî düşündürüyor. Yıllardan beri çeşitli vesilelerle ifade edildiği üzere içeride de terörden beslenen, o sebeple nemalanan, terörün sona ermesini istemeyen kişi ya da grupların varlığından bahsediliyor. Kimileri bu tesbiti inandırıcı bulmayabilir, ama hadiselerin cereyan ediş şekline bakıldığında yabana atılacak bir tesbit olmadığı ortaya çıkar. Geçmiş yıllarda da müsbet bir gelişme olacağı zaman hemen terör hadiseleri çoğalırdı. Güneydoğuda uzun süre devam eden sıkıyönetim ve sonrasındaki olağan üstü hal, başka nasıl izah edilebilir ki?
Çokça seslendirilen bu tesbiti, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bir defa daha dile getirmiş. Açılım sürecini devletin içerisindeki bazı çevrelerin baltaladığını ifade eden Günay şöyle demiş: Türkiyede herkes bu işin [terörün] önleneceğine inandık. Açılım projelerimizi hem insafsızca eleştiren hem de zaman zaman sabote eden, devletin içine çöreklenmiş güçler oldu. Açılım sürecimizi baltalayan, bundan hoşnut olmayan, terörü bir geçim sektörü haline dönüştürmüş çevrelerin baltalama azmi oldu. (Cihan bülteni, 9 Ağustos 2012)
TV8de Erkan Tanın konuğu olan Ertuğrul Günay, şunları da söylemiş: Bugün terörün hâlâ kendisine bir tarla bulabilmesinin sebebi geçmiş iktidarların, 80li yılları kastederek söylüyorum, inkârcı ve vahşi politikalarıdır. Halkımızı devlet ile içselleştirdiğimiz hale getirdiğimiz zaman daha büyük bir başarı elde edeceğiz. Terörün kökü; dağ başında terörist ile acımasız mücadele ederken halka inanılmaz bir şefkatle yaklaşmak ile kazınabilir.
Nasıl bir güçtür ki, tek başına iş başına gelen bir iktidar döneminde bile devletin içine çöreklenmiş olarak kalmaya devam edebiliyor? Ayrıca, terörü bir geçim sektörü haline dönüştürmüş çevrelerin kimler olduğunun da daha açık bir dil ile ifade edilmesi icap eder. Nihayetinde bu sözleri söyleyen iş başındaki bir yetkilidir. Ve bu tesbit daha önce de ekseriyetle uzmanlar tarafından dile getirilmediği için umumî kabul gören bir bakış açısıdır.
Türkiyeyi idare edenler ne edip etmeli ve terörü bir geçim sektörü haline dönüştürmüş çevrelerin ipliğini pazara çıkarabilmelidir. Bu yapılamadan terörle etkili ve caydırıcı bir mücadelenin yapılması kolay görünmüyor. Öyle ya, terörü bir geçim sektörü haline dönüştürmüş çevreler belli başlı yerlere çöreklenmişse terör nasıl önlenecek?
Gelişen dünya şartlarında pek çok problemin kaynağı, paranın yönü izlenerek bulunabilir. Terör örgütü bunca maddî imkânı nereden buluyor? Terör devam ettikçe kimin ya da kimlerin kasasına para giriyor? Terörün sona ermesi kimin ya da kimlerin kârdan zarar etmesine sebep olacak? Bu soruların cevapları aranırsa terörü bir geçim sektörü haline dönüştürmüş çevreler net bir şekilde ortaya konulabilir.
Kanlı terör örgütünün 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında yapılan yanlışlardan ve haksızlıklardan nemalandığını da görmek gerek. Güya Türkiyeyi uçurumun kenarından kurtaran darbeciler öyle yanlışlara imza attılar ki, çeyrek asırdır kan akıtan bir örgüt, bir şebeke ortaya çıktı. Terörü besleyen ve terörden beslenenler konuşulurken o günlerin de hatırlanması, incelenmesi ve yorumlanması gerekir.
Bir yandan terörü bir geçim sektörü haline dönüştürmüş çevreler devre dışı bırakılmaya çalışılırken, bir yandan da devlet ile milletin kaynaşmasını temin edecek politikarı hayata geçirmek lazım. Bu kaynaşmayı, manevî değerleri ortak payda olarak görmek ve ona göre projeler geliştirerek sağlayabiliriz. Yok, bizim elimizde topuz var. Maneviyatla işimiz olmaz diyenler varsa onlar; terörü bir geçim sektörü haline dönüştürmüş çevrelerin tuzağına düşmüş demektir. Önce o tuzaktan kurtulmak lazım, vesselam...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.