Bir aile düşünelim. Baba televizyon başında haber izliyor. Anne elindeki kitabına yoğunlaşmaya çalışıyor.
Çocukların biri bilgisayarda film izlerken, diğeri internette sörf yapıyor.
Dışarıdan bakıldığı vakit beraber gibi görülen bu aile, esasında birbirinden bağımsız ve kopuktur. Aralarında ilişkileri yok gibidir. Çünkü herkes kendi âleminde. Diyalog neredeyse sıfıra yakın. Bu ailede, bu tür tablolar eğer sıkça yaşanıyorsa durum vahim!
Günümüzde ailelerin bir kısmı maalesef sadece yemek saatlerinde bir araya geliyor. Yemek biter bitmez herkes fildişi kulesine çekiliyor. Bazılarının böyle bir şansı bile yok; kendilerine çizdikleri dar çerçeveli dünyalarıyla meşguller. Hayat şartları, ancak akşamdan sonra geç vakitler bir araya gelmeye izin veriyor. Gündüz anne ve baba işte, çocuklar okulda. Aile okulunda bir arada geçirebilecekleri zaman dilimi öylesine kısıtlı ki...
İşte kısıtlı olan bu vakitleri en verimli şekilde değerlendirmek elimizde. Peki, bunu nasıl sağlayabiliriz?
Gayet basit. Meselâ herkesin hoşlandığı şeyleri bir listede maddeler halinde sıralayarak başlayabiliriz. Bir kâğıda eşimizin, çocuklarımızın yapmaktan zevk aldıkları her şeyi not alalım. Sonunda muhakkak ortak maddelerin olduğunu göreceksiniz. O zaman hemen hayata geçirmek üzere harekete geçin.
Eğer ortak zevkler bulamadıysanız, onların hoşlandıkları şeyleri deneyin. Arada onun hâl ve hareketlerini izleyin. Böylece onun ruh dünyasına kısa bir ziyaret gerçekleştirmek olacaksınız. Eşiniz de sizin bu tavrınızdan hoşnut kalacaktır.
Çocuğunuz hangi oyunu çok seviyorsa, beraber oynama teklifinde bulunun. Basit bir oyun gibi gözükse çok eğlenceli ve eğitici olur.
Diğer taraftan erkekler hanımlarına ev işlerinde yardımcı olabilir. Küçücükmüş gibi görülen yardımınız, eşiniz için büyük bir mutluluğa dönüşecektir. Ve size de yansıyacaktır.
İleride paylaştığınız bu güzel anları hatırladıkça kıymet kazanacaktır. Bu sayede hayatınız zenginleşmiştir, siz fark etmezseniz de...