Türk Hava Kurumunun iftarı!..
Salona girer girmez ilk dikkatimi çeken büyük bir Atatürk posteri oldu.
Etrafa göz gezdirdim, ayrım yapmaksızın çok sayıda medya organına mensup meslektaşlarımızı davet etmişler.
Basın mensupları için ayrılmış bir bölüm vardı, ben farklı sohbetlerde yer almak için THK yöneticilerinin bulunduğu masalardan birine oturdum.
Ne var ne yok! faslında THKnın son dönem çalışmaları hakkında bilgi edinme imkânını buldum.
Acayip bir şekilde alanlarına yoğunlaşmışlar...
Varsa yoksa havacılık; Türk Hava Kurumu Üniversitesinin büyük atılımları, gerçekten Türk malı olan ilk uçağımızın 2014 yılı içerisinde tamamlanması, Marmarasından Güneydoğusuna kadar memleketin her tarafında açılan, maket uçak kursları, bilhassa Güneydoğulu gençlerin havacılığa yönlendirilmesi...
Bunlar konuşuldu.
Deri, bağırsak, fitre, zekat işleri ne durumda? diye sordum...
Yönetim Kurulu üyelerinden biri, Toplam gelirler içinde yüzde birkaç dedi ve devam etti:
Vatandaşın katkılarını elbette memnuniyetle karşılarız ama biz havacılık alanında uzman bir sivil toplum organizasyonuyuz.
Bu alanda büyük mesafeler aldık.
Sayın Genel Başkanımız Osman Yıldırım Paşa öncülüğünde, tamamına yakınından doğru dürüst gelir elde edilemeyen gayrimenkullerimizden yüksek gelirler elde etmeye başladık.
Türk Hava Kurumu Üniversitesini kurduk;
Sayın Osman Yıldırım Paşa ve Rektörümüz Sayın Ünsal Ban işe dört elle sarıldı, biz de elimizden geldiğince destek verdik, lisans ve yüksek lisans eğitiminde hatırı sayılır noktalara taşıdık...
Günün birinde yüzde yüz burs noktasına ulaşabilmeyi hedefliyoruz...
Ormanlarımızı saran yangın afetinden en az zararla çıkmayı sağlayacak hamleler gerçekleştirdik ve gerçekten güzel sonuçlar aldık. Sadece Türkiyenin değil, en gelişmiş batılı ülkelerinin yangın söndürme faaliyetlerinde başrolde olduk.
Bunlar, bütün vaktimizi alıyor. Kamuoyundan olumlu tepkiler aldıkça çalışma azmimiz artıyor.
Şube Başkanlarımız artık Kuruma daha fazla sahip çıkıyor.
Birçok şubeden havacılık alanındaki faaliyetlere katkıda bulunmaya matuf projeler geliyor.
Bunları konuşurken ezan vaktine yaklaştık.
Kuran-ı Kerim okundu.
Oruçlarımızı açtık.
Genel Başkan Osman Yıldırım Paşa kürsüye çıktı; İstikbal göklerdedir ve göklerdeki istikbal Türk Hava Kurumu Üniversitesindedir dedi.
Konuşmanın bitiminde, yönetim kurulu üyelerinden biri, Türk Hava Kurumunun son zamanlardaki faaliyetlerini nasıl bulduğumu sordu.
Bizim derdimiz bağcı dövmek değil üzüm yemek; şu yüzde yüz yerli yapım Türk uçağını üretin, millet-devlet kaynaşmasına katkıda bulunun, meselelere ideolojik değil bilimsel olarak yaklaşın bizim için tamamdır dedik.
Bu sözlerimize karşılık olarak dediler ki;
İlk iftarımızı yapıyoruz. Burada cumhuriyetin temel niteliklerine saygı ile vatandaşın manevi hassasiyetlerine saygı bir arada. Ülke hepimizin, hepimiz Türk vatandaşıyız. Ülke büyüyüp güçlendikçe hepimiz büyüyüp güçleniriz. Aksi takdirde hepimiz sıkıntı çekeriz. Zamanında ne olmuşsa olmuş, bunlar geride kaldı. Önemli olan; Türkiyenin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkması için yapılabilecek olanların tamamını yapmak. İnsanlar birtakım konularda farklı düşüncelere sahip olabilir ama herkesin ortak tavrı, Bu ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmaya gayret olmalıdır.
Bir ara Şemdinli, Foça vesaire PKK kalkışması hakkında neler düşündüklerini sorduk.
Etle tırnak gibiyiz, ülkenin her karış toprağı aynı değerde, her vatandaşımız aynı değerde... PKK ve onu maşa olarak kullananlar asla ve kata başarılı olamayacaklardır cevabı geldi.
Ayrılırken, Millet yararına çalışmalarınızda başarılar dileriz dedik.
Bunca zaman sonra ilk iftar; ideoloji değil bilim, bağnazlık değil, açık fikirlilik.
Dünya değişiyor, Türkiye gelişiyor...
Gelişime ayak uyduran yapılar önce ayakta kalmayı sonra büyümeyi başarıyor...
Sedat Laçiner Hocanın ifade ettiği gibi;
İçine kapanan zehirleniyor.
Akan su kir tutmuyor!..
Açık denizler temiz, kapalı su pis su!..