Zengin Müslümanlar!.. İlim, fikir, dâvâ, iman namusu!..
Mücahit, müşahit, müteahhit üçlemesi meşhur.
Bugünlerde de sıkça tartışılıyor; İslamcılar mevki, makam ve parayı bulunca saptı mı, sapıttı mı?..
*
Rahmetli Mehmet Akif Ersoyu, Rahmetli Necip Fazıl Kısaküreki ve Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlunu Tacettin Dergâhında anıyoruz...
Her biri ilke âbidesi.
Çile âbidesi.
*
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, bir gün 28 Şubat sürecinde önüne serilen imkânlardan bahsetmişti...
İzmir Efes Otelinde karşılaştığı Aydın Doğan, kendisi ile görüşmek istediğini söylüyor...
Dediği;
Böyle parasız pulsuz olmaz bu iş... Dağ, taş gezmenize gerek yok... Daha genel merkezinizi ısıtamıyorsunuz... Serelim önünüze imkanları...
-Karşılığında?..
-RTÜK mevzuatına patronaj yararına ayarlamalar yapılsın.
-Biz sadece sekiz kişiyiz, böyle bir düzenleme için yanaşsak bile gücümüz neye yeter ki?..
-Öyle demeyin Muhsin Başkan, sizin özgül ağırlığınız, oy oranınızla kıyaslanamaz. Sözünüzün, tavrınızın ağırlığı var.
Müstehzi bakışıyla der ki Muhsin Yazıcıoğlu:
Medya büyük bir güç. Biz bu gücün birtakım ellerde yoğunlaşmasına karşıyız. Değerlerimiz sözkonusu olduğunda, paranın pulun hükmü yoktur!..
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, bu tavrı ortaya koymasından sonra olmadık medya saldırılarına muhatap olduğunu söylemiş...
Bütün bunlar tamamen tesadüfî demişti gülümseyerek!..
İyi ki böyle yapmış; yani iyi ki eğilip bükülmemiş...
Hayat kısa, dönmenin alemi yok...
Küf dedim mi gitti!..
¥
Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Küf dedi mi gitti. Bunun da nereden geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hakim değilsiniz.
Bir saniyesine bile hakim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allahın izniyle hayatım boyunca hep böyle gittim. Allahın izniyle, olsak da milletle olacağız. Olmasak da milletle olmayacağız. Yarın Ahirette Allah bize niye iktidar olmadın diye sormayacak. Sorsa da Vermediler diyeceğiz.
Bugünkü siyasette bu bilinç var mı?..
Ben, birtakım çevrelerin maksatlı yaklaşımlarını elimin tersiyle iterek diyorum ki, Recep Tayyip Erdoğan da var.
Onda var, ama iktidar öyle bir şey ki...
Bir Recep Tayyip Erdoğan, ilâve birkaç kişi yetmiyor.
Üst üste seçim galibiyetleri olumlu olduğu kadar olumsuz etkiler de meydana getiriyor.
Makamı, parayı bulanların ekseriyeti değişiyor.
Makamı parayı bulana karşı öncelikle etrafın tavrı değişiyor.
Koltuk, adeta kutsal, güç kutsal, hesaplar hep dünyevi menfaat tarafından.
Daha düne kadar, Müslümanlara zulmeden birçok bürokrat, şimdilerde görünür mevkilerde Dinî mesajlar vermeye gayret sarf ediyor.
Etkilenme olsa ne alâ; bu adamların özel hayatlarında içki, sefahat gırla gidiyor...
Bir de, bir zamanların birtakım sıkı mücahitleri var, kanaatleri tamamen değişmiş...
Globalleşmeden bahsediyorlar, reel politikten filan...
Esas gayeleri Dünyadan kam almak!..
¥
Yolu düzgünse, zenginleşmek iyi...
Kötülük, bir zamanlar, kaynakları İslamın hakimiyetini tesis için ele geçirmeye çalıştıklarını söyleyenlerden bazılarının şimdilerde nefsin hakimiyetini kabullenmiş olmalarında.
Ben kabullenemiyorum, ele geçirilen kaynakların pahalı mekanlarda eritilmesini...
Kimi için az, bana çok geliyor; masadan bir asgari maaşlık hesapla kalkmak.
Lüksü, sefahati hiçbir emre, tavsiyeye sığdıramıyorum.
Ramazan bitiyor, Bayramı idrak edeceğiz kısmetse...
Muhasebe işe yaramıştır İnşallah; daha dingin, daha ölçülü, daha hesaplı bir hayat...
Sözde değil, özde tevazu.
Rahmetli Üstadımız Necip Fazılın işaret ettiği:
İlim, fikir, dâvâ, iman namusu!..