Müslüman Siyasetçi
1. Siyasî hizmetler haram yollarla veya helal sanılan yollarla şahsî zenginleşmeye ve celb-i menfaate (çıkar elde etmeye) alet edilemez.
2. İslam'da siyasî hizmetin ölçüsü, hizmete bir ceket ile başlamışsa bir ceketle bitirmektir.
3. Müslüman siyasetçi, hizmet müddeti içinde doğrudan doğruya veya dolaylı olarak ticaret, sanayi, iktisat, finans faaliyetleri yapamaz.
4. İslam'da siyasetçinin dokunulmazlığı yoktur.
5. Müslüman siyasetçi hizmete başladığında, hizmet süresince her yıl, hizmet bitiminde gerçeğe uygun doğru mal beyanında bulunur. Mal ve servet beyanında gerçeğe uymayan herhangi bir husus olursa derhal Yüce Divana verilir ve en ağır hapis cezasıyla cezalandırılır ve bütün servetine el konulur.
6. Milletvekillerine, bakanlara verilen maaşlar geçimlerine yetecek miktarda olur, daha fazla olmaz.
7. Siyasî hizmetleri esnasında bir milyon dolardan fazla soygun yaptığı, uyuşturucu ticareti veya başka kaçakçılık yaptığı âdil mahkemelerce sabit olanlar idam edilir.
8. Nepotizm kesinlikle yasaktır. Nepotizm yapanlar Yüce Divan'da yargılanır.
9. Siyasî hizmetler hiçbir zaman partizanlığa, cemaatçiliğe, tarikatçılığa, sektlere, ırkçılığa alet edilemez.
10. Devlet ve ülke idaresi emanetlerin (işlerin, makamların, başkanlıkların, memuriyetlerin, vazifelerin...) ehline ve layık olanına verilmesi ana prensibi üzerine kuruludur. Emanete hıyanet eden siyasetçiler Yüce Divan'a verilir.
11. Siyasetçilerin çocukları, askerlik hizmeti konusunda eşittir. Onlara ayrıcalık yapılamaz. Gerektiğinde onlar da şehit olur.
12. Siyasetçilerin kendilerini övmeleri ve övdürmeleri yasaktır.
13. Yalan söyleyen, halkı aldatan siyasetçinin işi biter, kariyeri sona erer.
14. Mazeretsiz Meclis'e uğramayan, vekillik hizmetlerini aksatan siyasetçinin vekilliği düşürülür, Meclisten atılır.
15. Halkın vekili durumunda olan siyasetçiler, havaalanlarında ve başka yerlerde VİP kapılarından geçemez, VİP ayrıcalıklarından yararlanamaz. Vekil, asil olan halkla birlikte olacak ve yaşayacaktır. Vekil, asilden üstün olamaz.
16. Müslüman siyasetçiler Kur'an, Peygamber (Salat ve selam olsun sona), Selef-i Sâlihîn, Sadat-ı kiram, evliyaullah, süleha-i Ümmet ahlakıyla ahlaklı ve müzeyyen olacaklardır.
17. Müslüman siyasetçi büyük günahlardan birini cehren, âşikâre, müteammiden, devamlı olarak işlediği takdirde ıskat edilir.
18. Müslüman siyasetçiler kadınlarını ve kızlarını İslamî ve şer'î sınırların içinde bulunduracaklardır.
19. Müslüman siyasetçilere birkaç örnek: Ömer bin Abdilaziz... Nureddin Zengi... Salahaddin Eyyubî... Emir Abdülkadir el-Cezairî... Kafkasyalı Şeyh/İmam Şamil... Yakın tarihimizde şehid-i muhterem Trabzon meb'usu Ali Şükrü bey...
20. Dindarlık tarafı çok kuvvetli olmamakla birlikte bir trafik kazasında öldürülen Adnan Kahveci, siyasî ahlak ve fazilet bakımından örnek bir şahsiyetti. Milletvekili maaşlarına kıyak zam yapılınca bu hakkından feragat etmişti.
21. Her hâl ü kârda Müslüman siyasetçi Kur'ana, Sünnete, Şeriat-ı Garra-i Ahmediyyeye, İslam ahlakına sımsıkı bağlı, faziletli, yüksek karakterli, hikmetli, firasetli, müdebbir, dirayetli, kiyasetli, hafifülhaz, afif, örnek, şeci' bir kimse olmak zorundadır. Bu sıfatlara sahip olmayanlar İslama siyaset yoluyla hizmet edemez, İslamı istihdam ederler, bu ise hem kendisinin, hem memleket ve milletin sebeb-i felaketi olur.
22. Bankalarda gizli hesapları olan, kirli ve kara paraya sahip olan siyasetçi Yüce Divan kararıyla idam edilir.
(Not: Hayli uçuk bir yazı değil mi? Uçuk ama çok doğru...)
"İkinci yazı"
Müslüman Gençler ve Türkçe
Edebî yazılı medenî zengin Türkçeyi doğru dürüst adam akıllı öğrenmek istiyorsanız mutlaka Osmanlıca öğrenin, 1928'den önceki Türkçeyi okuyamaz yazamaz anlayamaz kara cahillerden olmayın.
Bugünkü Türkçe çok arı, çok duru, çok kuru, çok sade suya tirit bir dil haline getirilmiştir. Kelime hazinenizi mutlaka geliştirmeniz gerekir.
Hayırlı bir teklifte bulunuyorum. Her gün on Osmanlıca kelime öğreniniz ve bunları sakın unutmayınız.
Güzel Türkçe konuşup yazacak derecede biraz Arapça ve Farsça gramer kaidesi öğreniniz.
Mesela fi'nin harf-i cer olduğunu biliniz ki, fi sebilullah demeyesiniz. Çok ayıptır. (Doğrusu fi sebilillah'tır).
Bazıları manen ve madden diyor. Madden olmaz, maddeten demek gerekir.
Arapça ve Farsça tamlama nasıl yapılır öğreniniz. Beytü'l-vâlid... Hane-i peder...
Günde on kelime öğrenirseniz, bir senede 3650 eder, beş senede 15 bini geçer, düze çıkabilirsiniz.
Osmanlıcanız Hüseyin Hilmi'nin romanlarının Osmanlıca (İslam harfleriyle) baskılarını kolayca okuyup manalarını anlayacak derecede olursa, orta derecede Türkçe bilmiş olursunuz. Türkçeyi iyi derecede bilmek için Fuzulî veya Şeyh Galib divanlarını Osmanlıca metninden yanlışsız olarak okuyabilmek ve manasını anlamak gerekir.
Şunu hiç unutmayın: Türkçeyi ne kadar biliyorsanız o kadar kültürünüz var demektir.
Bu konuda Kemalistleri hiç dinlemeyiniz. Onların lisan konusundaki ilkeleri, tabuları, yasakları, bozuk görüşleri ile köy olmaz kasaba olmaz.
Sakın bu yazıları yazdığım için beni iyi Türkçe biliyor sanmayınız. Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derlermiş.
Öğütlerimi dinlerseniz yani günde on eski kelime, tabir, terim; bunların yanında biraz da gramer öğrenirseniz üç beş sene içinde Türkçeniz düzelebilir ve medenî bir Türkiyeli olma şansınız artar.
Ezberinizde, en az yüz kadar mısra-i berceste, hikemî beyit, kıt'a ve rubaî bulunmalıdır. Medenî bir Türkiyeli yeri geldiğinde Fuzulînin "Dost bî-perva felek bî-rahm u devran bî-sükûn / Dert çok hem-dert yok düşmen kavi tâli' zebun" beytini söyleyip veya yazabilmelidir.
Türkçenizi ilerletmek ve zenginleştirmek için nasıl zaman bulacaksınız?
Zaman meselesinin çözümü şöyledir: Gevezelik, zevzeklik, mâlâyâni laflar bırakılırsa geriye çok zaman kalır.
Türkçesini ilerleten, Osmanlıca öğrenenlere hayırlı başarılar dilerim.
Bu konuda gayret göstermeyenlere de ne haliniz varsa görün derim.
Cenab-ı Hak bizi, hem liseyi, hem üniversiteyi bitirmiş ama ana dilinin edebiyatını bilmeyen, 1928'den önce yazılmış, basılmış Türkçe metinleri ve kitapları okuyamayacak kadar aciz ve cahil kalmış olmaktan muhafaza buyursun.
Selam ve hürmetlerimle...