Yener Dönmez

Yener Dönmez

Türk’e kim düşmansa bunlar ona dost

Türk’e kim düşmansa bunlar ona dost

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a eşlik ettiğim 3 günlük Batı Trakya gezisi sona erdi.

Edindiğim ilginç izlenim ve bilgileri yerimiz elverdiği ölçüde sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu sene Ramazan’ın son Cuma’sını, son teravihini ve Bayram namazını Batı Trakya’da soydaşlarımızla birlikte kılmak nasip oldu.
Batı Trakya’daki nüfusu yaklaşık 4 bini bulan Türk köyleri var.

Gittiğimiz her köyün meydanında 7’den 70’e coşkulu bir kalabalığın yoğun bir ilgisiyle karşılaştık.
İstisnasız her köyde kızlı, erkekli, sıraya girmiş onlarca çocuk pırıl pırıl o evlerin balkonlarından ve bahçelerinden toplanan mis gibi çiçek demetlerini Anavatan’dan gelen misafirlerine sundular.
Gözlerindeki o mutluluğu, o heyecanı, o sevinci, o gururu görmenizi isterdim.
Ağız birliği etmişçesine her yerde “Çifte bayram yaşattınız. Ziyaretiniz bizim için bir ışık oldu” ifadesinden sonra “Anavatan” dediler başka bir şey demediler.
Arife günü programdaki son köy; Ketenlik köyüydü.

Doğrusunu söylemek gerekirse köy meydanına geldiğimizde büyük bir şaşkınlık yaşadık.
Çünkü köy meydanında 5 bin civarında coşkulu bir kalabalık bekliyordu.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ’ın konuşmasını sık sık alkış ve sloganlarla keserek, Başbakan Erdoğan lehine pankart açtılar, slogan attılar.
Gençlerin tribünleri andıran, davullar eşliğindeki “Gözümüz, kulağımız, kalbimiz Anavatan’da, sıra Başbakan’da” şeklindeki sloganlar ile açılan pankartlar Türkiye’den beklentilerini ve duydukları özlemi ifade etmeye yetiyordu.
Başbakan Erdoğan’a olan sevgi ve muhabbettin Türkiye sınırlarını aştığına bir kez daha şahitlik ettik.
Erdoğan’ın her ismi geçtiğinde mitingleri aratmayan meydandaki coşku kat be kat artıyor, ısrarlı biçimde Başbakan’ı davet ediyorlardı.
Bozdağ, “elçilik” görevini yerine getireceğini söyledikten sonra 75 milyonluk Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğinin kendileriyle olduğunu vurguladı.
Sonrasında binlerce Ketenlik köyü sakiniyle kurulan, eksiksiz ve özenli sofrada hep birlikte iftar yaptık.
Orta yaşlı erkeklerin başlarındaki fesler, kadınların yemenili, yaşmaklı kıyafetleri bize “Osmanlı buralarda yaşıyor” dedirten ayrıntılardı.

Ertesi gün bayramdı.
Bayram namazını 1450, yani İstanbul’un fethinden 3 yıl önce yapımına başlanan Karaca Ahmet Şahinköy Camii’nde kıldık.
Bayramlaşmanın ardından Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Şahin köy meydanına toplanan binlerce kalabalığa etkili bir konuşma yaptı.
Bozdağ Cumhurbaşkanı Gül’ün, Başbakan Erdoğan’ın ve 75 milyon Türk halkının selam ve destek mesajını iletti.
Meşhur, çiçeklerle bezenmiş Trakya Evi’nin balkonundan yapılan konuşmalar tıpkı Ketenlik köyündeki gibi sık sık alkış ve sloganlarla kesildi.
Sonrasında yemyeşil ormanın ortasındaki bu tarihi şirin köyde donatılan bayram sofrasında binlerce soydaşımızla birlikte kahvaltı yaptık.
İkram ve hizmet için yarışan köy halkında vefanın, hasbiliğin, kadirşinaslığın, diğergamlığın, misafirperverliğin en güzel örneklerini gördük.
Ramazan sevincimize sevinç kattılar.

Sevincin yanında burukluk da yok değildi tabii.
Mesela Şahin köyünde bir tek Yunanlı ve Hıristiyan yaşamamasına rağmen Yunan hükümeti getirmiş Şahinköy’ün girişine kiliseyi dayamış.
İskeçe yakınlarında bir camii inşaatına ise 800 bin Euro ceza kesmiş.
Camilerin sevk ve idaresini kilise yönetimine bağlama girişiminde bulunmuşlar.

Olacak şey değil.
Batı Trakya’daki soydaşlarımızın Lozan’da kendilerine tanınan haklardan yararlanarak 1927’de kurduğu dernek ve vakıfların tümünü 1986 yılında bir daha açılmamak üzere kapatmışlar.
Kapatma gerekçeleri ise kuruluşların isimlerinde bulunan “Türk” ifadesinin kamu düzenini bozuyor olmasındanmış.
Nüfusu binin üzerinde olan pek çok Yunan yerleşim yerleri belde statüsünde iken Türk yerleşim yerlerine hak ve imkanlardan yoksun bırakmak için nüfusu 3 bini geçen yerleşim yerlerini dahi köy statüsünde bırakmışlar.
Sırf Türkler seçilemesin diye seçim barajı koymuşlar, yetinmeyip bağımsız aday olmayı yasaklamışlar.
Özetle burada ayrıntılarına giremeyeceğim düzeyde Batı Trakya’da din, dil, eğitim, ticaret, vakıf kurma gibi en temel insan haklarında dahi büyük bir baskı ve kısıtlama var.
Lozan’da tanınmış bütün haklar ihlal ediliyor ve 1 milimlik esneme yok.
Görüştüğüm soydaşların aktardığı bilgilere göre bu durum Yunanistan’ı da aşıyor.
Soydaşlar Yunanlıların Batılı ağabeylerinin, Amerikalı ve İsrailli ağababalarının izin verdiği ölçüde hareket edebildiğini söylüyorlar.
Kısaca, “Türk’e kim düşmansa, Yunanlı ona dost” diyorlar.

Son dönemde Türkiye’den gerçekleştirilen ziyaretler ve kendilerine gösterilen ilginin artmış olmasından büyük bir memnuniyet duyduklarını belirterek şunları ifade ediyorlar: “Batı Trakya’ya son dönemde atanan büyük elçilerden ve başkonsoloslardan çok memnunuz. Bizimle irtibat halindeler. Halkla, esnafla iç içeler. Örneğin her hafta farklı bir köyde Cuma namazı kılıyorlar. Daha önce masasından kalkmayan, bir tek akşamları alem masasına oturmak için konsolosluktan ayrılan monşerler gönderiliyordu. Şimdi bu sıkıntı ortadan kalktı.”
Batı Trakya’da çok sayıda, sıkı takipçimiz olduğunu belirten okuyucularımızla aramızda kısa sürede kardeşlik ve dostluklar oluştu.
Daha Ankara’ya ayak basar basmaz telefonla arayarak tekrar davet ettiler.
Gösterdikleri ilgi alaka ve misafirperverlikten dolayı kendilerine çok teşekkür ediyorum.
Biz onlardan razı kaldık, Allah da onlardan razı olsun.

Meriç’le Karasu arasında Osmanlı’yı yaşatan, ecdadın ruhunu şâd eden güzel insanlar binlerce kez selam olsun size...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yener Dönmez Arşivi