TOBB, HAK-İş ziyareti... Bölünmeyin Müslümanlar!..
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Hak İş Başkanı Mahmut Arslan, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Müsiad Başkanı Nail Olpak, ASKON Başkanı Mustafa Koca, TESK, Tüsiad yöneticileri vesaire...
Ergenekon taşeronu PKK terör örgütünün Bebek Katili olduğunu bir kez daha belgeleyen katliamın acı ve öfkesini yaşayan Gaziantepteyiz...
Güneydoğu Bölge Sorumlumuz Mehmet Aytekinle birlikte takip ettiğimiz programın şu aşamalarında, PKKnın yaktığı ailelerle konuşuyoruz...
Gaziantep sokaklarında vatandaşlara teyp uzatıyoruz...
Dedikleri; Taşeron örgüt PKKnın bitmekte olduğu bu rezil eylemle belgelenmiştir!..
Bitecek de final hayli zorlu olacak.
PKKnın medyada, sivil toplumda, bürokraside etkili uzantıları var.
Özellikle medyadaki, Gaziantep katliamı PKK işi değil, aslında El Kaide işi filan zırvaları, paniğe işaret...
Başbakan Erdoğan da Herkes safını belirlesin diyerek, bazı entel dantel yazarlara mesaj verdi:
Ya PKK yandaşısın ya Türkiye!
Gaziantep saldırısı maskeleri tam manasıyla düşürdü; 28 Şubat şartlarında İslami Kesime yanaşan liberal takımı ile PKK arasındaki işbirliği tamamen ortaya çıktı.
PKK Gaziantep katliamıyla yandaşlarını da zor durumda bırakmış oldu!..
Yani tam manasıyla dost kazığı!..
Gaziantepte çok sayıda Kürt kökenli vatandaşımız var, onlar da PKK terör örgütünün köşeye sıkıştığına inanıyor.
Siyasi eğilimler belirgin, Kürtler ekseriyetle AK Partiye destek veriyor.
Son saldırının, diğerleriyle birlikte Türkiyenin istikrarını ve bu istikrarı sırtlayan Erdoğanı hedef aldığı kanaati yaygın.
Herkes pür dikkat; hükümetin Suriye ve İran politikasına tabandan da tepkiler var ama Erdoğanın işi toparlayacağına inanç da tam gibi.
Rifat Hisarcıklıoğlu ile diğer sivil toplum önderlerinin verdikleri mesajları ve diğer ayrıntıları bir sonraki yazımıza bırakarak, geçtiğimiz günlerde TRT Türkte üstü kapalı olarak dikkat çektiğimiz bazı faaliyetlere işaret edelim...
Bu konuda çok sayıda soru gelmekte...
Güneydoğu kökenli bir yeni parti kurulur mu?
Güneydoğuda yer yer etkili olan Mustazaf Der bünyesinde parti kurma kurmama çerçeveli tartışmalar devam ediyor.
Yüksek ülke barajının aşılamayacağını bilen oluşum, bağımsız adaylar yoluyla Meclise gelmeyi de tartışıyor...
Son zamanlarda yükselen İslamcılık, Mücahit-Müşahit-Müteahhit üçlemesiyle kendini gösteren eleştiriler vesaire doğal tabanın tepkisini körüklüyor.
Haksızlığa uğramış olan bazı mahkûmların durumlarıyla ilgilenilmiyor olması da tepkiyi artırıyor.
Yer yer, AK Partinin Radikal Milliyetçi söyleme saptığı yönünde eleştiriler var.
Bununla birlikte, AK Partinin alternatifsizliği de günün gerçeği olarak öne çıkıyor.
Burada nabız tuttum; AK Partiye ve dolayısıyla Türkiyenin gelişimine zarar verebilecek bazı oluşumlar dillendirilse de sağduyunun galip geleceği anlaşılıyor.
Türkiyenin hak ettiği yeri alması ve yükselişine devam etmesi, bölünerek değil birleşerek mümkün olur.
Kavganın çekişmenin sırası değil.
Bazı konularda fikir ayrılıkları olsa da, temelde aynı dünya görüşünü savunan insanların, oluşumların bir araya gelmeleri ve ortak tavır almaları, güç birliği yapmaları şart.
CHP ve BDPnin hesapları tamamen bir Ergenekon hükümeti üzerine.
Başbakanın BDPye paralel siyaset izlemekle suçladığı CHP, bugünlerde iyice ümitlenmiş durumda.
PKK vurdukça AK Partinin çökeceğini hesaplıyorlar.
ABD, İsrail, Muhaberat, Ergenekon, taşeron liberaller; velhasılı bütün ülke düşmanlarının istikrarı hedef aldığı bir süreçte, mevcudu bölecek adımlar atmanın anlamı yok.
Giden oy AK Partiden gider ve aslında BDP ile CHPye gitmiş olur...
Yani Ergenekona!
Ben böyle düşünüyordum, Anteplilerin de benim gibi düşündüğünü gördüm.
Birlik ve beraberlik...
Bugün her zamankinden fazla...
Sorun meydana getiren bazı olumsuzluklar temas trafiği ile çözüme kavuşur...
Zaman tefrika zamanı değil!..
Hiçbir İslami oluşum, çalışmalarını yürütmek için bundan daha iyi bir ortam bulamaz...
Hayırda yarışın, bölmeden, bölünmeden!..