Silah ve yöntem
Arap Baharı dedikleri iç ayaklanmalara su serpme yerine, körükle koşanlardan ABD, 2011 yılında silah satışını 66 milyar dolara yükseltti. Büyük bir para ama kirli bir kazanç...
Silah alıcıları başta Körfez ülkeleri...
Emperyalistlerden en çok silah satın alan Müslüman ülkeler olduğuna göre, bu demektir ki, Karuni tahtlar, akıtılan Müslüman kanı üzerine oturtuluyor.
İnsanlık deyince, kan ve silah eşitlenmiş durumdadır.
Fakirliği kader yaftası gibi boynunda taşıyan bu Müslüman ülkelere satılan silahların karşılığı tabii ki uyuşturucu ile petroldür... Uyuşturucu gider silah gelir, petrol gider kan ve gözyaşı gelir...
Bu durumda silah alanla silah imal edenin pozisyonunu masaya yatırdığımızda iki ayrılığın ortaya çıktığını görürüz. Silahı satan ülkeler gelişmiş, silahı alan ülkeler az gelişmiş...
Örneğin Arabistana saldıran mı var?
Ama ABDden en çok silahı bu ülke satın alıyor...
Sözde şeriat düzeni, ümmeti bir başka yöntemlere tabii tutan bu düzenin kitabında silaha yatırılan para mubah... Ve de hayatiyetlerini ABD veya İsrail istihbaratının koruması da farz-ı ayın!!!
Halbuki silaha yatırılan paralarla kaç tane modern fabrika kurulur, açlar doyar, ülkeye sıcak para girer. Öyle iken, yapmıyorlar, kurmuyorlar, alıyorlar...
Bu durumda Birleşmiş Milletlere Suriyede akan kanı durdurun diyebilir misiniz?
Deseniz de bir sonuç vermeyeceği kesin, çünkü Birleşmiş Milletlerde söz sahibi olanlar en büyük silah tüccarlarıdır. Silah tüccarının ekmek kapısı akan Müslüman kanıdır, herhalde Hıristiyan veya Yahudi kanı değil. Bu durumda güçlü olan Batı zayıf olan Müslüman alemini eziyor.
Namlunun ucu bir bakıma üstünlük demektir.
Osmanlı topu icat ettiğinde üç kıtada söz sahibi idi, ne zaman daha modern silahlar icat edildi, düzen de, mertlik de, toprak da bozuldu. Koruyamadığın eşya senin değildir.
Bu bakımdan eskiden öküzün boynuzu üzerinde olan dünya şimdilerde namlunun ucuna geçti.
Silah belirliyor yöntemi.
Batılı ülkeler silah üstünlüğünü kaybetmeleri halinde başlarına geleceğini çok iyi bildiklerinden kazığı sağlam çakmaya çalışıyorlar... Komünizm, kapitalizm iflas etti...
Liberalizm tüm iğrençliği ile musalla taşında.
Geriye tek rejim İslamiyet kalıyor.
Hiçbir gücün söndürmeye gücü yetmediği Allahın(cc) nuru...
Bu nur yanmaya devam ederken söndürücüler de her türlü hile ve desise ile meşgul.
O bakımdan Müslüman ülkelerdeki uyanışları boş bırakmıyorlar.
Uyanmalar terör adı altında bastırılıyor kıstırılıyor, eziliyor.
Terörle mücadele dedikleri olay herhalde PKK gibi örgütler değildir. PKK duruyor, ama ülkemizde faaliyetleri olmayan direnişçi örgütler Batıya göre terör örgütü.
Graham E.Fuller (CIA Ulusal İstihbarat Konseyi eski Başkanı) şöyle bir yorum yapar:
ABD ister sevsin ister sevmesin, tüm çeşitlikleri farklılıkları ve devam eden evrimi ile birlikte bütün Müslüman dünyada en büyük tek siyasi harekat olan İslamcılık ile karşılaşmaktan kolayca kaçamaz. Herkes bilir ki İslam dünyası şikayet, hüsran ve öfke ile doludur. (El Kaidecilik İslama tehdit, Dünyaya tehdit. Richard Whelan-Tercüme Prof. Hüseyin Bağcı)
UKGnin raporu da bir başka.
Siyasi reformların yokluğu İslamcılığı ortaya çıkarır, o da terörizmi.(Aynı eser).
Gündemi kimlerin belirlediğini anlamak için mahir olmaya gerek yok.
İslamcılığı neden sürekli tu kaka ettikleri de malum.
Son yıllarda kıyıya vuran emperyalist dalgalardan anlaşılan Batı İslam düzenini geleceğin tehlikesi olarak görüyor. Batıya göre İslamcılık tehlike, hem de terör.
Ama ulaşılması planlanan Ilımlı İslam ise tam bir sömürü aracı.
Vur ensesine ekmeğini düşür...
İstediğin gibi yönelt...
Dinler Arası Diyalog denilen proje boşuna değildir.
Ve bir de darbeci paşaların tüm delilleri ile ele verilmesi, hem de Müslüman ülkelerdeki diktatörlerin alaşağı edilmesi ümmetin hayrına gibi görünse de işin içerisinde ileriye dönük işler var.
Uzlaşı, hoşgör, eh o da din bu da din...
Uyuşturma alıştırma... İşin garibi proje başkalarının, uygulayan Müslümanlar.
Ölüsünü sahibine taşıtma gibi bir şey...
O bakımdan zamanın hangi kanalda seyrettiğini anlamak için namlunun ucuna bakılır...
Ve bir de göz, gez arpacık...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.