Engelli Olmak
Eskiden özürlü deniyordu, şimdilerde engelli deniyor.
İsabetlidir, çünkü engelli kelimesi durumu daha iyi ifade ediyor.
Peki, engelli olmak bir noksanlık mıdır?
Bence değil.
Olmadığını, çok çarpıcı örnekleriyle çevremizde görüyoruz.
Engelli olan pek çok insanımızın neler başardıklarını hayretle izliyoruz.
***
Görme, işitme, konuşma engelli binlerce kardeşimiz var aramızda.
Bedensel veya ortopedik engelli olanlar da.
Ama, galiba en zor olanı zihinsel engelliliktir.
Aslında insan hayatında en büyük engel, aklı yeterince kullanmamak veya hiç kullanamamaktır.
Aklın ne büyük nimet olduğunu, ancak böyleleriyle karşılaştığınızda anlıyorsunuz.
Son dönemlerde engellilere yönelik hizmetlerde büyük artış gözleniyor.
Bu, sevindiricidir.
Kamuoyundaki engelli duyarlılığı da, hayli artmış vaziyette.
Dünün sağlam kişileri, bugün engelli olarak karşınıza çıkıveriyor.
Artık, her an siz de potansiyel bir engelli olduğunuzu anlıyor, biliyorsunuz.
Çünkü, yarın ne olacağınız belli değil!
Bir serseri kurşun, bir trafik kazası, bir çukura düşme, bir ani felç geçirme; her an sizi de bir engelli yapabilir.
Doğuştan olanlar hariç, diğerleri hep benzer sebeplerle engelli olmadılar mı?
***
Engelliler içinde en zor ve kötü olanı; zihinsel engellilik demiştik.
Tasarrufa ehil olmayan ve temyiz yeteneğinden mahrum olanlar, zaten mükellef değiller.
Çünkü onlar, hakkı batıldan ayıramaz, iyiyi kötüyü seçemez, doğruyu yanlıştan tefrik edemez.
Bu yüzden de, zaten dinen sorumlu değillerdir.
Zihinsel engelli olanlar da dahil, görme, işitme ve konuşma engelli olanlara özürlü, eksik, kusurlu gözüyle bakmak son derece hatalıdır.
Gerçek özürlülük, eksiklik ve kusurluluk nedir biliyor musunuz?
Aklı olduğu halde hakikati anlamamak
Gözü olduğu halde gerçekleri görmemek
Kulağı olduğu halde hakkı işitmemek
Dili olduğu halde doğruları söylememek
Evet, Allahın vahyine; aklını, kalbini, ruhunu, bedenini ve organlarını kapatan insandan daha özürlü kim olabilir?
Gerçek engelli bunlar değil mi?
***
İnsan, kendine ve çevresine ibret ve insafla baksa mutlaka gerçekleri görecek!
Aklını kullanıp düşündüğü zaman hakikatlerle yüzleşecek!
Yeryüzünde dolaştığı mekanlardan ders çıkaracak!
Geçmişte yaşayanlara bakıp hayatını düzeltecek!
Bunlar olmuyorsa eğer, hayatında bir engel var demektir.
Sözü uzatmadan bu engelliliği bir ayetle doğrulayalım:
Onlar, hiç mi yeryüzünde dolaşmazlar? Bu sayede kendisiyle akledecekleri bir kalbe veya işitecekleri bir kulağa sahip olsalardı ya! Ama şu da var ki; gözler kör olmaz, fakat asıl kör olan göğüslerdeki kalplerdir.(Hacc,46).
Görüyorsunuz ya, kör olan gözler değil, hakkı görmeyen gözlermiş!
Sağır olan kulaklar değil, hakkı işitmeyen kulaklarmış!
Dilsiz olan diller değil, hakkı söylemeyen dillermiş!
***
O yüzden biz de diyoruz ki:
Akıl tutulmasından, kalp katılaşmasından ve anlayış körlüğünden sana sığınıyoruz Allahım.
twitter.com/parlakturk
facebook.com/meparlakturk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.