Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

“Fikrî İğdişlik” ve Kılıçdaroğlu

“Fikrî İğdişlik” ve Kılıçdaroğlu

“Kısırlık” diyecektim ama kısırlık doğuştan olduğu için “iğdişlik” dedim.

Türk solunun kısır olmadığına, nitelikli fikir üretimlerinin de olduğuna inanırım ve ne yalan söyleyeyim, zaman zaman gıpta da ederim. O yüzden, Türk solu kısır değildir ama Kılıçdaroğlu’nun, CHP hinterlandlı Türk solunu iğdiş ettiğine şahit oluyoruz. Bir dönem önce, Baykal zamanında, değişim-gelişim sancıları çeken bu fikrî gelenek, son 2 yılda yeni hiçbir şey üretemeyerek, maalesef “iğdiş” edildi.

Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, her eylem ve söylemini iktidara endekslemiş durumda. İktidar, bir şey yapmadan işi rutine bağlayıp “avara kasnak” oynasa, Kılıçdaroğlu’nun gıkı çıkmayacak. (Bu arada, CHP’de iyi ki Muharrem İnce var da, ara sıra şenlik-şamata ile siyasete renk katıyor.)

Afyon valisi ile Genelkurmay Başkanı’nın hediyeleşmesi konusunda, Kılıçdaroğlu’nun ettiği lafa bakın: “Neyin kutlamasını yapıyorsunuz?”…

Koskocaman bir genel başkanın, 25 şehidin acısının yaşandığı günlerde edeceği bi laf mı yani bu?...Hiçbir özgünlüğü olmayan, görüş ve çözüm teklifi getirmeyen, sallama bir laf!... “Laf ola beri gele” yani… Hatta “Al bir kaya, nereye dayarsan daya!” durumu…

Bir cephane patlamış… 25 asker şehit… 25 yuvaya ateş düşmüş… 25 ana-babanın bağrı yanmış… Bütün ülke göz yaşı döküyor… Sen tutmuşsun, basit bir hediyeleşmeye takıyorsun… Başka konuşacak bir şey mi kalmadı yani?...

Devlet geleneği olan herkes çok iyi bilir ki, temsil özelliği olan makamlar birbirlerini ziyaret ettiklerinde, sembolik bir hediyeleşme olur… Vali Bey de, Genelkurmak başkanı’na, ilini sembolize eden mermer ve halıcılığın ufak bir sembolü olan 2 hediye vermiş.

Her yerde, her zaman olan bir şey bu. Teâmülde de var… Bir kutlama değil ki bu… Beyefendi, “Neyin kutlaması?” diyor…

***

Türkiye’de her şey değişiyor. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak… Elbette ordu da eskisi gibi “darbeci-çeteci bataklığı” olmayacak ve bölücü terörle daha etkili bir mücadele sergileyecek. (Hatırlatalım… Necdet Özel, Genelkurmay Başkanı olduğu gün, PKK sitelerinde “Kimyasal Necdet” demeye başladı. Güya, N. Özel, daha önce bizzat katıldığı operasyonlarda kimyasal silah kullandırmış. Youtube’dan bulabilirsiniz bu saldırıyı ve videoyu.)

Başta PKK olmak üzere, bazı çevreler askeriyedeki zihniyet değişiminden ve terörle daha etkin mücadeleden rahatsız. PKK ve yandaşları, basındaki uzantıları bu durumdan rahatsız olacak… Olsun da… Ama CHP’ye ne oluyor?... Daha dün ordudaki darbeci-çeteci yapılanmalar eleştirilirken, bu zihniyetten temizlenmiş orduyla CHP’nin ne zoru olabilir?... “Ordu+CHP= İktidar” formülü bozulduğu için mi?.... (CHP, iktidar formülünü, bozulan formüle göre düzenlemediği sürece ve sittin sene iktidar yüzü GÖ-RE-MEEEEZZZZ!...)

CHP, askeri denklemli iktidar formülünden uzaklaşıp sivil bir formülle kamuoyunun karşısına çıksın… Söz… İlk oy benden!... O zaman görün Ak Parti iktidarının nasıl alternatifi oluyorsunuz ve o zaman görün Ak Parti de kendine nasıl çeki-düzen veriyor!...

İşte tam bu günler, Kılıçdaroğlu’nun partisine sıçrama yaptırma günleridir. Yerel seçimlere 14 aydan az bir zaman kaldı. 2013 seçimlerinden sonra genel seçimler var… Günü kurtaran demeçlerle vakit kaybetme birader… Sivil iktidar stratejini, bugünlerden başlayarak değiştirmeye çalış. Çalış ki kamuoyuna ancak 3 senede mâl edebilirsin…

Yok… Kılıçdaroğlu öyle yapmıyor. İlle de zevahiri kurtaracak demeçlerle, koskocaman bir kitleye aspirin tedavisi uyguluyor.

Valinin Genelkurmay Başkanına verdiği hediyeleri tartışacağına, sana yakın pek çok ordu mensubu vardır… Hemen topla onları… De ki, “Arkadaşlar, sizin engin deneyimlerinizden yararlanmak istiyoruz. Böyle bir felaketin bir daha olmaması için nasıl tedbirler almak lâzım?... Nasıl bir personel yönetimi uygulanmalı?... Ne gibi teknik donanım gerekir?... 2 gün içinde bana rapor hazırlayın… Kamuoyuna açıklayayım…”

Beyefendi bunu yapmıyor…. 25 canı, ateş düşen 25 evi ve tüm vatan sathında yaşanan acıyı bir tarafa bırakıp 2 hediyeyi diline doluyor… Yani “küll”ü bırakıp “cüz”le uğraşıyor. Onun dilinden söyleyelim “bütün”ü bırakıp “parça” ile uğraşıyor. Bu bir “fikrî iğdişlik” değil de nedir a dostlar?... Hediye üzerinden üretilen laflarla peynir gemisi yürütülebilir mi?

Gerçi hoş!...O ne yapsın?...

Reddiyeye iman etmiş basın, farklı bir şey mi yaptı?... Kılıçdaroğlu da durdu divana, uydu basına!...

İğdişlik bireysel bir şey değil ki canına yandığımın ülkesinde... Basınıyla, üniversitesiyle, aydın takımıyla, siyasetçisiyle sosyal bir yara.... Ama “fikrî iğdişlik” sola hiç yakışmıyor.

Benden söylemesi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi