Serdar Arseven

Serdar Arseven

YAŞ mağdurları ve Ergenekon (2)

YAŞ mağdurları ve Ergenekon (2)

Vaziyete bak...
Yüksek Askeri Şura’nın “yargısız infazlarına” imza atan veya katkıda bulunanlardan bir bölümü “terör örgütü kurmak ve yönetmek” iddiasıyla...
Cezaevinde!..
Yıllar yılı hizmet verdiğiniz ordunuzdan atılmanıza sebep olanların;
“terör örgütü kurmak ve yönetmekten” hapsi boyladıklarını görseniz...
Neler hissedersiniz?..
Ve neler dersiniz!..
Vaziyeti;
“Etme bulma dünyası!..”
Ya da...
“Mazlumun âhı devirir şâhı!..” gibi özdeyişlerle dile getirmek mümkün...
Şöyle diyenler de çıkabilir:
“Ben ne yaptım?..
-Terör örgütü mü kurdum?..
-Terör örgütü mü yönettim?..
-Sağa sola bomba mı attım?..
-Devletin gizli belgelerini mi çaldım?!..
-Ordunun düzenini bozmaya mı teşebbüs ettim?!..
-Askerleri üstlerine itaatsizliğe mi teşvik ettim?!..”
-
O duygu yoğunluğu içinde bunlar söylenebilir...
Lâkin;
Başlığı yine “YAŞ Mağdurları ve Ergenekon” olan dünkü yazım üzerine ziyaretime gelen, arayan “YAŞ mağdurlarına” bakıyorum da...
Bambaşka adamlar!..
Bir seviyorlar ki, -eski- silah arkadaşlarını...
Müthiş!..
İki dakikada bir;
“Bazı ordu mensupları yanlış yapmış olabilir.
Bunları Ordu’muza mal etmemek gerekir” gibi cümleler kurmaları bir yana...
Şu dediklerine şapka çıkartmalı:
“Bu gün Ergenekonculuktan yargılanmakta olanların, zamanında bizlere bin türlü zulmü reva gördükleri doğrudur. Ancak bizler, onlar böyle yaptı diye başlarına en kötüsünün gelmesini dileyecek değiliz!.. Umarız haklarındaki suçlamalardan beraat edip, aramıza dönerler!..”
“NELER YAŞADIK?!..”
Misafir ettiğimiz YAŞ mağdurlarının anlattıklarını dinlediğinizde ağzınız açık kalıyor...
Şeriatçı olup olmadığının tespiti için “yalan makinesine bağlandığını” söyleyenleri mi istersiniz...
“Namaz kılma eylemi”nden dolayı;
“Biz dinci asker istemiyoruz. Biz Kemalist asker istiyoruz. Başka bir şey istemiyoruz” hücumlarına maruz kaldıklarını...
Ve hücreye atıldıklarını dile getirenleri mi?..
Bunların ne kadarı doğrudur, ne kadarı abartıdır...
Bilmemiz mümkün değil...
Lâkin;
Bu zulümleri yapmakla suçladıklarından bazılarının, “Terör örgütü kurmak ve yönetmek”, “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri aşırmak”, “Askeri itaatsizliğe teşvik etmek”, “Yüksek yargı mensuplarını katlettirmek” gibi “iddialarla” karşı karşıya bulunduklarını düşündüğünüzde...
Endişeleriniz artıyor haliyle!..
Efendim;
Uzatmadan sonuca geleyim...
Aklın yolu bir:
Yüksek Askeri Şura kararıyla Ordu’dan uzaklaştırılanlar, “askeri mahkemelerde” yargılansınlar...
Gerçekten de, “disiplinsizlik” yapmışlarsa...
Ordumuzun “işleyişine” çomak sokmuşlarsa...
Suça bulaşmışlarsa...
Hak ettikleri cezalara çarptırılsınlar!..
Tuhaf değil mi;?
Terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasından dolayı cezaevinde bulunanlar “yargılanma” imkânına sahipken;
Haklarında tek bir dâvâ bile açılmamış olanlar “yargılanmaksızın mahkûm ediliyorlar!..”
Bu tuhaflığın giderilebilmesi; “YAŞ mağdurları için de yargı yolunun açılmasına” bağlı...
Bunun başka yolu mu var:
Ya, mahkûmiyet...
Ya, iade-i itibar!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi