İmamı Kebir ve Ümmet Olsaydı...
Türkiye'de İmamet-i Kübra Kurumu olsa, Müslümanlar (olumlu çeşitlilikler içinde) tek bir Ümmet birliği oluştursalar, din konusunda İslam Protestanlığı, sürü sepet İslamcılıklar olmasa neler yapılabilir, neler olabilir?
1. İmam-ı Kebir hazretleri ve İslam Şûrası, uygun gördükleri takdirde ABD'de yapılan iğrenç filmi protesto için bir milyon kişilik çok vakur bir miting yapılabilir.
2. İslam Medreseleri açılarak icazetli ulema, fukaha ve hademe-i hayrat (din görevlileri) yetiştirilebilir.
3. Tasavvuf tekkeleri, dergâhları, zâviyeleri açılır ve milyonlarca halka ibadet, ahlak, iyi insan olma terbiyesi ve eğitimi verilir. Tabiî ki, tekkeler Meclis-i Meşâyih tarafından sıkı şekilde denetlenecektir.
4. Yurdun her yerinde binlerce İslam Mektebi açılarak genç nesillere sağlam kültür, ahlak ve karakter terbiyesi verilir; böylece vasıflı Müslümanlar, vasıflı vatandaşlar yetiştirilir.
5. İş, çalışma, ticaret, sanayi, finans hayatını ahlaksızlıklardan, pisliklerden, kötülüklerden arındırmak için fütüvvet ahlakı, ahîlik zihniyeti hâkim kılınır.
6. Dolaylı olarak bütün kötülüklerin anası olan din sömürüsü bataklığı kurutulur.
7. Namaz kılanların oranı kısa zaman içinde yüzden ondan, yüzde altmışa çıkar.
8. Müctehid taslaklarının, bilcümle reformcuların, yenilikçilerin, değişimcilerin, dinî faaliyetleri dejenere eden bid'at fırkalarının, din konusundaki olumsuzlukların yüzde doksanı izale edilir.
9. Kadınların, kızların yüzde sekseni tesettüre girer.
10. Medyada hakimiyet İslam'ın ve sâlih Müslümanların eline geçer.
11. İslama uygun hayat sürülebilecek İslam Komünleri kurulabilir.
Bütün bu yazdıklarımın ve yazmadıklarımın gerçekleşmesi için Müslümanların birleşmesi, enerjilerini, imkanlarını, bir araya getirmesi gerekir. Bu da, başlarına bir İmama seçerek, bu İmama biat ve itaat ederek ve üniter bir Ümmet teşkilatı kurarak gerçekleşebilir.
İmam ve Ümmet olmazsa Müslüman toplumu Protestanlaşır, ortaya bir sürü dinî sekt çıkar, bir sürü bid'at zuhur eder, Ehl-i İslam birbiriyle tartışır, çekişir, tepişir, her yıl toplanan milyarlarca dolar hizmet ve yardım parasının bir kısmı boşa gider ve en kötüsü Müslümanlar zillet ve esaretten kurtulamaz.
İmam demokratik yollarla, metotlarla seçilemez. İslam'da imamete tâlip olmak haramdır. Matlup olursa, ehliyeti olmadığı takdirde kabul etmek yine haramdır.
Müslümanlardan on âqil kişinin arayıp tarayıp ehliyetli, liyakatli, muktedir, mütedeyyin, kıyasetli, firasetli, müdebbir bir İmam aramaları gerekir.
Bu imam, mevcut cemaatlerden ve sektlerden birinin başkanı olmamalıdır, bağımsız olmalıdır. Aksi takdirde Ümmet (varsa) sekter kişinin imametini kabul etmez.
Bu on âqil kişi nerelerdedir? Bahçelerinde gül mü, lâle mi, zambak mı yetiştirmekle meşguller?
* (İkinci yazı)
Ölçü ve Endâzelerim
Ölçü ve endazelerim şunlardır: Birincisi Kur'ana, Sünnete, Selef-i Sâlihînin doğru yorumlarına uygun sahih itikat.
İkincisi: Kur'anda ve Sünnette birinci amel-i sâlih olan beş vakit namazın dosdoğru kılınması.
Üçüncüsü: Kur'an ve Sünnetin bildirdiği güzel ahlak.
Sahih itikatla ilgili durum:
Maalesef itikat konusunda çok vahim sapıklıklar ve bid'atler görülmektedir.
Beş vakit namaz konusunda durum: Sabahleyin camiler hemen hemen boştur. Son bir sene içinde, Eyüp Sultan camii dışında, bir tek camide, kendiliğinden gelmiş bir tek liseli ve üniversiteli genç görmedim.
Ahlak meselesi: Maalesef zamane Müslümanlarının büyük bir kısmının ahlakı bozuktur. Gıybet, nemime, tecessüs çok yaygındır. Ticaret ahlakı fesada uğramıştır. Komşuluk hakları ayaklar altına alınmıştır.
Toplum büyük ölçüde namazı yitirmiş ve şehvetlerine uymuştur.
Haram yeme yaygınlaşmıştır.
İsraf ve sefahat(=beyinsizlik) korkunç boyutlara ulaşmıştır.
Deccalgözü cihazları Müslümanların evlerine küfür, nifak, fısk, fücur, günah, isyan, tuğyan, fuhşiyat lağımları akıtmaktadır.
Çok büyük bir günah ve zulüm olan riba yaygındır.
Namazdan sonra ikinci amel-i salih olan zekat Allahın kesin emrine ve Resulün (Salat ve selam olsun ona) Sünnetine göre dosdoğru verilmemektedir.
Japonlar, Norveçliler, Finlandiyalılar Müslüman değildir ama ahlakları İslam ahlakına, bizim ahlakımızdan daha yakındır.
Bendeniz tenkitlerimi, uyarılarımı islamî ölçülere göre yapıyorum.
Müslüman bir halk büyük ölçüde namazı terk etmiş ve târik-i salat olmuşsa onun durumu çok kötüdür.
Cemaati terk etmişse durumu yine kötüdür.
Zekatı yerli yerinde vermiyorsa açık bir isyan içindedir.
İsraf ediyorsa Kur'anı ve Sünneti dinlemiyor demektir.
Ahlakı bozuksa onun Müslümanlığı ism ve resmden ibarettir.
Kurtulmak, iyileşmek, düzelmek için neler yapmalıyız?
İtikadımızı tashih etmeliyiz.
Beş vakit namazı dosdoğru kılmalıyız.
Hür ve mukim erkekler farz namazları cemaatle kılmalıdır.
Zekatları Kur'ana, Sünnete ve Şeriata göre yerli yerinde vermeliyiz.
Ahlakımızı düzeltmeliyiz.
Şehvetlerimizi dizginlemeliyiz.
Her türlü din sömürüsüne son vermeliyiz.
Sürü değil, Ümmet olmalıyız.
Fırkacılık, hizipçilik, cemaatçilik taassuplarından ve holiganlıklarından kurtulmalıyız.
Yapıcı çeşitlilikler içinde sarsılmaz bir birlik oluşturmalıyız.
İmamü'l-Müslimîn ve Emirü'l-mü'minîn olan zata biat ve itaat etmeliyiz.
Dünyevîlikten, sekülerleşmekten ateşten kaçar gibi kaçmalıyız.
En büyük düşmanlarımız olan nefs-i emmârelerimizle büyük cihad etmeliyiz.
Ölçü ve endazelerimin bir kısmını yukarıda açıklamış bulunuyorum.
Hatâm varsa (gerekçeleriyle) lütfen bildiriniz, çok memnun ve müteşekkir olurum.
(Açık isim, soyadı, adres, tel. numarası ve çok kısa tercüme-i hal içermeyen mesajlar bana ulaştırılmadan yırtılıp atılacaktır.)
Mesaj göndereceklere şimdiden teşekkür eder, selam ve hürmetlerimi sunar, ellerinden öperim.
Ulaşım adresi: [email protected]
* (Üçüncü yazı)
Uyarı
Müslümanların arasına İbn Sebe'ler, casuslar, ajanlar, Kriptolar, derin istihbaratçılar sızmış mıdır? Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Müslümanları birbirine düşüren, İslam kardeşliği bağlarını kopartan, Ümmeti berhava edip onun yerine bin bir parçadan oluşan bir İslam Protestanlığı çıkartan, reformculuk yapan kişiler ve kuruluşlar şeytana hizmet etmektedir.
Ajanlar, Kriptolar, modern İbn Sebe'ler alabildiğine dezenformasyon yapıyor.
Tavşana kaç, tazıya tut diye bağırıyorlar.
Onların en büyük korkusu Müslümanların bir İmam-ı Kebir'in kumandası altında birleşmesi, tek bir Ümmet olmasıdır.
Takma isimlerin ardına saklanıp fitne, fesat, tefrika, nifak, şikak tohumları ekiyorlar.
Kova kova yalan, dolan, iftira, hakaret çamurları döküyorlar.
Aman Müslümanlar birleşmesin.
Aman Müslümanlar tek bir Ümmet olmasın.
Aman din sömürüsü pislikleri temizlenmesin.
Suret-i haktan görünerek yalan söyleyenler, iftira edenler, Müslümanları şaşırtanlar münafıktır.
Din kardeşlerimi uyarıyorum: Açık isim vermeden ortalığı karıştıran yalancılara, müfterilere, fesat ehline sakın aldanmayınız. Onlar insî veya cinnî şeytanların emrindedir.
Namuslu, şerefli, haysiyetli Müslümanlar:
İsmini, adresini gizleyerek hakaret etmez.
Tenkitlerini terbiye, edep, insaf dairesinde yapar.
Kimseye çamur atmaz.
Gerekçesiz konuşmaz.
Yalan söylemez, iftira etmez.