Onların iyiliğini istemez misiniz?
Eğitim seminerlerimde, sorulan soruların ekserisi, okul başarısı ile ilgili oluyor. Elbette her anne baba çocuğunun iyi bir meslek edinip ayaklarının üzerinde durmasını arzu eder. Fakat bugün gelinen noktada; namazlarını kılmayan, ana babaya asi olan, vaktini boş eğlenceler peşinde tüketen, Allah'ın dininden haberdar olmayan bir gençlik yetişmiştir ki; bundan birinci derecede anne baba sorumludur. Anne babaların artık çocuklarını kaybetme riski ile karşı karşıya olduklarını görmeleri gerekir. Gerçek şu ki, bizler çocuklarımızı uçurumun kıyısına terk etmekle kalmadık onların karanlık bir dehlize doğru sürüklendiklerini dahi göremez olduk. Anne babalar, çocuklarının okul notunu bir miktar yükseltebilmek için çeşitli çareler ararken, kılınmayan namazları, sıradanlaştırılan haramları ve işlenen cürümleri hayatın akışına bırakıyorlar.
Anne babalar, siz çocuklarınızın kılınmayan namazlarını hiçe sayıp, hatalarını görmezden gelebilirsiniz. Uçurumun kıyısındadırlar ama yine de önemsemeyebilirsiniz. Ama unutmayın, her şeyi görüp gözeten ve sizi Müslüman kalmakla sorumlu tutan bir varlığın huzurundasınız.
Sahi, çocuklarını canından çok seven sizler nasıl oluyor da onların geleceğini karartabiliyorsunuz? Çocuklarınızı İslami bilgi ve bilinçten mahrum bırakırken ölümü hiç aklınıza getirmiyor musunuz? Şunu unutmayın ki, dünyaya gelen her insan fanidir ve bir gün çocuklarınız da ebedi göç yolculuğuna dahil olacaklardır. Fakat göç sonrası yolculukta para geçmiyor, burada İslam halkasındaki yerinize bakılıyor. Ama siz bunu hiç düşünmemiştiniz öyle değil mi?
Sahi, siz çocuğunuzun Cennet ehlinden olmasını istemez misiniz? Onun ebedi hayatta mutlu ve huzurlu olmasını arzu etmez misiniz? Peki siz çocuğunuzun ceza ile ızdırap çekmesini ister misiniz? O halde neden onları kendi ellerinizle ateşe atıyorsunuz. Kusura bakmayın ama galiba siz de, ölümün, ahiretin sorgu ve sualin kendi başınıza gelmeyeceğini ya da bu yolculuğun çok uzaklarda olduğunu düşünüyorsunuz. Oysa her insan gibi siz de ince bir noktadasınız. Küçük bir kıvılcımla kutsadığınız bu hayata veda eder ve göç kervanına katılabilirsiniz. O halde şu soruyu kendinize yeniden sorun: Ben çocuğumun gerçekten iyiliğini istiyor muyum? İstiyorsanız, dünya ve ahiret işlerinde bir denge kurmalı ve çocuğunuzu buna göre yönlendirmelisisiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.