AYM devrede
Bir gün Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç hatıralarını yazarsa o zaman 28 Şubat döneminde AYMnin parti kapatmalara dair askerlerden nasıl azap misali baskılar gördüğünü öğreniriz. O süreçte bu yüksek mahkeme, nefes alacak vakit bulamıyordu. sipariş davalar vardı. Kararlar da umumiyetle aynı tabloyla tecelli etmekteydi. Haşim Kılıç ve Sacit Adalı bir tarafta, diğer herkes öbür tarafta. 28 Şubatın o sözde balans ayarı bitince AYM sanki bir ân boşluğa düştü. NATOnun, SSCBnin çökmesinden sonra işsiz kalması gibi AYM de âdeta o hallerdeydi.
Bundan sonrasındaysa AYM, tarihinin en yüklü iş görme zamanlarını yaşayacaktır. AYMyi kim AİHM yerine düşündüyse 75 milyon, o insana teşekkür borçludur. Kendini mağdur gören Türk vatandaşıyla Türk şirketi bundan böyle tâ Fransanın Strasbourg şehrindeki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde değil, Ankaradaki Anayasa Mahkemesinde adalet arayacaktır.
İşte o masal, şimdi hakikat olmaya başlayabilir:
-Yetersin onlara güzel Ankara!
Bunun birçok faydaları var.
İlk ve dile gelmeyen fayda -dediğimiz gibi- bir anayasa kurumunun hakkıyla çalışma imkânına kavuşmasıdır. AYM aynı zamanda ceza mahkemesi sıfatı da kazanacak.. Diğer faydalara gelince:
Vatandaş, yurt dışında dâvâ açmakla yüklü masraflardan, yüklü ücretli vekaletlerden kurtulduğu gibi dâvâsını daha yakından takip edebilecektir. Dâvâlar belki daha kısa sürecektir. En mühimi Türkiye, inanılmaz tazminatlara mahkûm olmayacak, insan haklarını çiğneyen Hotantolu devlet ayıbından kurtulacak, hükme dair her türlü harcama, tazminat vs. ülkede kalacaktır.
Bunlar ilk anda akla gelenler.
Şüphesiz ki daha birçok faydaları vardır. Bu itibarla AYMnin devreye girmesini çok mühim bir hukuki hamle olarak görüyoruz. Türkiye Adalet Bakanlığı eliyle AİHM ile bir anlaşma yaptı. Aylar öncesinde bu sütunda ifade ettiğimiz gibi Avrupa Mahkemesi, Türkiyeye iki senelik bir süre tanıdı. Türkiye de bu görevi AYMye verdi.
AYMnin bu yükün altından yüz akıyla çıkacağını tahmin etmekteyiz. Tabii AİHMnin hukuk ölçülerine dikkat etmek gerekir.
Kıl, mutlaka kırk yarılmalı.
Mağdurların memnuniyetsizliği, bu fırsatı kaybettirebilir. Onun için adaletin hakkıyla tecellisine azami itina ve dikkat edilmesi gerekir. Bir bakıma AYM hakimleri Ankarada oturacak fakat global düşüneceklerdir.
Hadisenin bir başka buudu daha var.
O da varılan hukuki olgunluk. Hani, Fatihin mahkemede ifade vermesi sıkça hatırlanır. Hatırlanır ve orada kalınır. Sonraki dönemlerse buzul çağıdır. Şimdi o çağdan çıkılmakta. AYM bundan böyle devleti de yargılayabilecektir. AYM devleti tazminata mahkûm edebilecek. Bu bireyin zaferidir. Vatandaş, hukuk devletiyle asıl şimdi tanışacak. Ama, Anayasa Mahkemesi sivil, anayasası darbeden kalma ülke tenakuzu nasıl aşılacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.