Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Egoizm (benlik) aile hayatını tahrip eder

Egoizm (benlik) aile hayatını tahrip eder

Enaniyet (benlik, ego) nedir, niçin verildi, nasıl yönlendirmeli? Ve egoizm, fert ve aile hayatını nasıl tahrip eder?
Enâniyet insana bir ölçü, bir mihenk olsun diye verilmiştir. Bir çeşit kimlik olan enaniyet, insanı iyiliğe ve hayra götürmesi için verilmiş bir bineğe benzer. Eğer insan onu yanlış yöne sevk ederse, felâketine sebep olur.
Eğer ‘ene’ hayra yöneltilirse, Allah’ın isimlerinin gizli bir hazinesi olarak görülür. O zaman insan, bu ölçücükle Allah’ın Âlim, Kâdir, Hâkim, Semi’, Basîr gibi isimlerini cüz’î ilmî, gücü, işitme ve görmesi ile anlayabilir.
Eğer ene’nin mahiyeti bilinmezse, bu defa mânevî bir ejderha olup insanı yutar. Zâtında yok olup vehmî bir vücûda sahip iken, her şeyin sahibi olduğunu zanneder. Firavunluk ve nemrutçuluk yapmaya kalkar.
Yazılmış bir yazı düşünelim. O yazı kendiliğinden yazılmamıştır. Bir kısım mânâları anlatmak için vardır. Yazan adına bir kısım mânâlar ifade eder. O yazı, “Ben kendim için varım ve kendi kendime meydana geldim” diyemez. Dediği an biter! İnsandaki ene de böyledir. İnsan bu mânâyı kavrayamadığı zaman, enâniyet vadilerinde koşarak hem kendisini, hem de çevresini perîşan eder.
Enâniyetli insan, her şeyi nefsine verir; karşısındakilerden de öyle muâmele bekler. Herkesin kendi egosuna hizmet etmesini ister.
Olması gereken, “benlik iddiasında bulunmamak ve enaniyetini/benliğini” yok etmektir.
Şu satırları, nefsimize hitaben okuyalım:
“Nasıl ki yıldız böceği, kendi ışıkçığına itimad eder, gecenin hadsiz zulümâtında kalır; bal arısı kendine güvenmediği için gündüzün güneşini bulur, bütün dostları olan çiçekleri, güneşin ziyâsıyla yaldızlanmış müşâhede eder; öyle de, kendine, vücuduna ve enâniyetine dayansan, yıldızböceği gibi olursun. Eğer sen, fânî vücudunu, o vücudu sana veren Hâlıkın yolunda fedâ etsen, bal arısı gibi olursun, hadsiz bir nur-u vücud bulursun. Hem, fedâ et; çünkü, şu vücud sende vedîa ve emânettir. Hem Onun mülküdür, hem O vermiştir. Öyle ise, minnet etmeyerek ve çekinmeyerek fenâ et, fedâ et; tâ bekâ bulsun. Çünkü, nefy-i nefiy ispattır. Yani, yok, yok ise, o vardır; yok, yok olsa, var olur.” (Sözler, 17. Söz)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ali Ferşadoğlu Arşivi