Riya mutluluğu yok eder
Kalp hastalıklarından biri de riyadır. Mânâsı bir iş veya ibâdeti, Allah için değil de, gösteriş, maddî veya nefsî çıkar için yapmaktır. Üstün olma meyli, riyanın başlangıcı sayılır. Şan, şöhret, para-pul, mal-mülk, makam-mevkî peşinde koşmak, riya çukuruna doğru yol almak demektir.
Riya yapana mürâî denir. Mürâîliğin en büyük sebeplerinden birisi hırs ise, diğeri dünyaya ait, yânî maddî, uzun emellerdir. Onun içindir ki riyakârlar, hasis menfaatlerini hırs ile elde etmeye kalkarlar, olmadık şaklabanlıklar yapmak zorunda kalırlar.
Riyakârlık, fiilî bir yalancılıktır. Mürâînin davranışları hep yalancılığı ilân edip durur. Bunun için Resulullahın (asm) dilinde riya gizli şirk olarak vasıflandırılmıştır. Eğer riya eğitim ve terbiye ile giderilmezse, kısa zamanda bütün duygulara sirâyet eder, felâket ve helâketlere sebep olur.
Riyakârlık, bir maskaralıktır. Riyakâr ise, şahsiyetini yitirmiş silik kişiliktir.
Riyayı önlemenin çarelerinden birisi, ölümü hatırlamaktır. Şu kısa dünya hayatı ve az bir zamanda yok olup giden maddî çıkarlar riyakârlığa değer mi?
Allaha ve meleklere îman eden insan riyaya düşmez. Çünkü o, Allahın her yerde hazır ve nazır olduğunu düşünür ve başkalarının değil, Onun teveccühünü talep eder. İnsanlardan alkış yerine, meleklerin alkışını ve tebriğini bekler. Bu düşünce, insanı mutlaka iyiye ve güzele motive edecektir.
Kurân, Her nefis ölümü tadıcıdır (Âl-i İmrân Sûresi, 185), Muhakkak ki, sen de öleceksin, onlar da ölecekler (Zümer Sûresi, 30.) gibi âyetleriyle riya hastalığını tedâvî eder.
Riyanın karşıtı, ihlâstır. İhlâs ise yapılacak her işi yalnız Allah rızası için yapmak demektir. Şu halde, müminin dünyasında riyakârlığa yer yoktur. Zaten, Bütün insanlar helâk oldu, ancak âlimler kurtuldu; âlimler de helâk oldu, ilmiyle amel edenler kurtuldu; onlar da helâk oldu, yalnız ihlâs sahipleri kurtuldu; onlar da büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar (Keşfül-Hafâ, 2: 312.) meâlindeki hadis-i şerîf, riyanın helâket ve felâket sebebi olduğunu, kurtuluşun yalnız ihlâs ile mümkün olacağını beyan eder.
Said Nursîyi Bediüzzaman, Mehmed Âkifi Âkif yapan; yaşadıklarını yazmaları, yazdıklarını yaşamalarıdır. Âlim olmak kolay, marifet âmil (amel eden) olmaktır. Âlimden önce âmil olmaya bakın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.