Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Sevgi ve emek

Sevgi ve emek

Genç kız yirmisinde sevmişti kocasını. Bir tanıdıkları vasıtası ile tanışmışlardı ama birbirlerini çok sevmişlerdi. Bir yıl nişanlı kalmışlar, daha sonra evlenmişlerdi. Evliliğin ilk bir yılı genç kızın hayal ettiği gibi geçmiş ve evlilikle ilgili endişeleri silinmişti. Sevilmek ve kendisine değer verildiğini bilmek onu çok mutlu ediyordu. Eşi de aynı duyguları taşıyor hatta hafta sonları küçük süprizler yapıyordu. Onun da eşine karşı büyük sevgisi vardı. Askerde iken telefon bozulmuştu da, kar kıyamet demeden, koskoca direğe tırmanmış ve kırılan telleri tamir etmişti. Çünkü o gün eşi ile görüşmek üzere sözleşmişlerdi. Bir araya geldiklerinde geçmişe gider ve hatıraları yeniden yaşarlardı. Nedense hayatlarında hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşünüyorlardı.

Ama birinci yılın sonunda ilişkilerinde bir kopukluk olmuştu. Duygulardaki yoğunluk yavaş yavaş azalıyordu. Her ikisi de ilişkilerinde bir sorun olduğunu düşünmeye başladılar. Artık hem karı koca olarak hem de iki insan olarak ilişkilerine yeni bir boyut kazandırmalıydılar. Olup bitenlere bir anlam veremiyorlardı. Eşini günde dört kere arayan beyefendi artık haftada bir kere arayabiliyordu. Özellikle kadın bundan daha fazla etkileniyor ve artık bir şeylerin yolunda gitmediğini düşünüyor, kendisine sık sık süprizler yapan eşinin yemeği yer yemez yatıp uyumasına bir anlam veremiyordu. Evliliğin ilk günlerinde gördüğü ilginin aldığı iltifatların hiç sonu gelmeyecek sanmıştı. Acaba ne olmuştu da bu adam değişmişti. Aslında bu değişimden eşi kadar olmasa da kendisi de nasibini almıştı. Son günlerde yaşananları bir sorun olarak görüyor ve eşini sürekli sıkıştırıyordu. Neden değiştin, ne oldu da bu duruma düştük, artık benimle ilgilenmiyorsun beni sevmiyorsun diyor ve iğneli laflar ediyordu. Adam bir süre sonra patlama noktasına gelmiş ve eşinden uzaklaşmaya başlamıştı. Çünkü ona göre değişen bir şey yoktu. Tartışmalar ikinci yıl da devam etti ve sonra herkes kendi dünyasına çekildi.

Kadın ilgisiz bir ailede büyümüştü ve ihtiyacı olan ilgiyi eşinden sağlayabileceğine inanıyordu. Ama artık o da bu konuda cimri davranmaya başlamıştı. Kadın suçlu olarak kendini görüyordu... Acaba nerede hata yaptım? Güzelliğimi kaybetmiş olabilir miyim? Yoksa sevilmeye değer biri değil miyim? diye düşünüyordu...

Bazı evliliklerde buna benzer durumlar yaşanır. Çünkü kadınlar daha ziyade, eşi ile gündelik meselelerden konuşmak ve paylaşım içinde olmak ister. Erkek ise çözüm odaklıdır. Bu farklılıkları dikkate almayan çiftler birbirlerini anlamakta zorlanırlar. Bir de eşler genellikle, aşkla ilişkiyi karıştırırlar. Kişi aşk beslediği kimseyi merkeze aldığından duygularını ifade etmekten ve ona ilgi göstermekten kaçınmaz. Sevdiği kişiye karşı daha hassastır, bütün dikkatini bu kişiye çevirmiştir. Aşkın süresi bittiğinde ise her şey normal seyrine döner. Bu saatten sonra geçerli olan şey emek vermektir. Zira ilişki emek, fedakarlık sevgi ve saygı ile beslenir. Eşinizle geçirdiğiniz günler, yaşadığınız hatıralar, birlikte yaptığınız işler, iyi ve kötü günleriniz ilişkilerinizin iskeletini oluşturur ve sizi birbirinize bağlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi