Borçlarımız ne alemde?..
Devletin de tıpkı gerçek kişiler gibi alacakları borçları vardır. Bu alacakları borçları takip edip düzenleme planlama yapma işi hazinenin görevleri arasındadır. Kısaca hazine dediğimiz T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı belli zamanlarda borç-alacak defterindeki verileri anlayabileceğimiz şekilde düzenleyip ilan eder. En son 4 Ekimde verileri güncelleyerek Borç Göstergeleri başlığı altında ilan etti bunları.
Acaba ödeye ödeye bitiremediğimiz bu borçlarda son durum nedir?
Avrupa Birliği Tanımlı Borç olarak tabir edilen genel yönetime ait borçların gayrı safi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı takip edilen önemli başlıklardan biridir. Türkiyenin AB tanımlı borç stoku GSYHnin yüzde 39una tekabül ediyor. Bu oran AB üyesi 27 ülkede ortalama yüzde 82 iken krizle boğuşan Yunanistanda yüzde 165, İtalyada yüzde 120, Portekizde ise yüzde 107...
Borç göstergelerinde diğer bir önemli kalem kamunun net borç stoku
2005 yılında kamunun borcu 351 milyar TL iken varlıkları 81 milyar TL, yani net kamu borcu 270 milyar TL idi. 2012 yılı son verilerine göre ise borç 550 milyar TLye çıkarken varlıklar da 274 milyar TLye çıktı, net kamu borcu 275 milyar TL oldu. Burada net borç hemen hemen aynı kaldı ama bizi kurtaran varlıkların çok fazla arttırılmış olması. Sadece işsizlik sigortası adı altında çalışanlardan kesilen paralardan kamuda biriken para tam 40 milyar TL oldu. Kamu net borcunu dizginleyen önemli kalemlerden biri oldu işsizlik sigortası kesintileri
2004 yılında ülkemizde üretilen mal ve hizmetlerin değerinin yarısı kadar net kamu borcu varken geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 22ye düşmüş durumda. Daha da güzel olanı, kamu net borçlarının yarısından fazlası yabancı para iken artık bu borçların hemen hemen hepsi Türk Lirası cinsinden. Bunun önemi şu, borçların ödeme zamanı geldiğinde ödenememe durumunda yabancı para basıp ödenemez bunlar, ama Türk Lirası cinsinden borçların ödeme vadesi geldiğinde bunlar en kötü ihtimalle para basılıp ödenebilir.
Varlıkları dikkate almadan takip edilen önemli bir diğer gösterge de brüt dış borç stoku. Dış borçlar kamu sektörü, Merkez Bankası ve özel sektör olmak üzere üç kaynaktan oluşmakta. Türkiyenin brüt dış borç stoku son beş yılda 250 milyar dolardan 323 milyar dolara geldi. Bunun 212 milyar doları özel sektörün (çoğu bankalar), 102 milyar doları kamunun ve 9 milyar doları da merkez bankasının borcu.
IMFden son 8 yıl boyunca sadece 2008de borç para aldık. Hazinenin ödeme planına göre önümüzdeki yıl yapacağımız ödemelerle bu kuruluşa borçlarımız sıfırlanıyor.
Toplanan vergilerin yüzde kaçının faiz harcamalarına gittiği de her yıl takip edilen önemli bir istatistik. 2002de toplanan 100 TL verginin 86 TLsi faiz harcamalarına giderken 2011 yılı geçici verilerine göre toplanan 100 TLnin 17 TLsi faiz harcamalarına gitti. 10 sene önce ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerinin yüzde 15i faiz harcamalarına ayrılırken geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 3 olarak gerçekleşti.
Özet olarak denebilir ki, ülke olarak borçlarımız eskisi gibi çılgınca artmıyor. Çılgınca artan özel sektörün borçları. Kamu yani devlet borçlanmada daha temkinli gidiyor, özelleştirmelerden alınan paraların da yardımıyla (1985-2002 arası 8 milyar dolar, 2003-2010 arası 48 milyar dolar özelleştirme geliri elde edildi) borç politikasında belirgin bir iyileşme var. Dünyada borcu olmayan bir devlet yoktur. Önemli olan borcun düşük maliyetlerle uygun vadelerle yapılması ve paraların tüm halkın refahına vesile olacak doğru yatırımlara yöneltilmesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.