Aydın Doğanın Arka Sokakları
Her gün en az üç açık oturum ve iki ayrı kanalın ana haber bültenini soluksuz izler, gereken notları da alırım. Hem ilgi alanım olduğu için, hem de işim icabıdır bu çabam. Bütün bu mesai içinde bir de polisiye bir dizi merakım vardır. Kanal Dde yayınlanan Arka Sokakları mutlaka izlerim. Bunda öyle sanıyorum ki bir polis torunu olmamın da bir rolü var.
Babamın küçük yaşta ölümü üzerine Konyaya dede ocağına dönüş ve orada geçen çocukluk ve gençlik yılları
Dedem Faik Aldağ, Osmanlının son, Cumhuriyetin ilk polislerindendi. Onunla geçirdiğimiz yıllarda gördüm ki kötü kullanıma çok müsait bir zamanda polislik yapmış. O, sınavdan yüzünün akıyla çıkmıştı. Şeyh Aleman (Işkalaman) mahallesindeki bağlı bahçeli eve geldiğimizde daha ilk hafta birbirine geçişli komşu bahçelerinin ağaçlarının yerlere dökülen meyvelerinden asla almamızı, bunun haram olduğu bize söylemişti. Rahmetli helal haram konusunda çok hassastı. Mahallede ve Konyanın bütününde itibarı çok yüksekti. Birçok adliyelik konu, oralara intikal etmeden bizim evde çözülür ve biz de o mahkeme safahatı gibi olayları bir çocuk gözüyle izlerdik. Rahmetli dedem, Konyadaki ünlü Delibaşı İsyanının bizzat polis olarak içinde bulunmuş canlı bir tarihti. Sohbetine doyum olmazdı. Onu bizlere bıraktığı halen yüzümü ak eden hatıra dolayısıyla rahmetle anıyorum.
Evet, nereden nereye çıktık. Geliyoruz Kanal Dnin bir asayiş polis ekibinin maceralarını yansıtan dizisine. Efendim dizi güzel hoş, iyi de arada bazen tuhaf ayrıntılar sıkıştırılıyor. Mesela ekipler amiri, ziyaretlerine gelen bir emniyet müdürünü yemeğe davet ediyor:
- Müdürüm, şurada çok iyi bir lokanta açıldı. Bugün sizi oraya götüreceğim. Masa altından tanıdıklara içki de veriliyor.
Ve gidiyorlar. Bunu dürüstlük timsali, her türlü kanunsuzluğa dur diyen bir ekipler amiri söylüyor. Basit bir ayrıntı gibi, ama bence çok önemli. Ayrıca Arka Sokakların bir bölümü de bana Aydın Doğanın bir kanalını izlemekte olduğumuzu unutmamamız gerektiğini hatırlattı.
Bir cami yaptırma derneği var ve nur yüzlü de bir başkanı. Bir bakıyoruz o nur yüzlü ihtiyar derneğin yüklü miktarda parası ile ortadan kayboluyor. Olabilir mi, eh insan bu, olabilir. Ama bu bölümün kötü bir niyetle diziye monte edildiğini finalde anlıyoruz. Zira bu adam radikal, dinci örgütlerle bağlantılı çıkıyor. Yani topladığı paralar sanki radikal dinci örgütlere gidiyor. O his seyirciye veriliyor ve yakalanıp aşağılanıyor adam. Orada Aydın Doğanlık bir niyet seziyorum.
Bizim AKİT Gazetesinde istihbarat servisimizin zıpkın gibi elemanlarından Murat Alanın Doğan Haber Ajansında (DHA) yaşadığı bir olayı anmalıyım. Murat Alan, imam-hatip mevzunu ve galiba o okuldan geldiği bilinmeden işe alınmış. Ümraniyede bir Kuran Kursu açılışına gönderiliyor. Gidiyor, resimleri çekiyor, haberini yapıp ajansa teslim ediyor. Ertesi günü gazetede kendi haberini okuyunca tanıyamıyor Murat:
- Gizli Kuran kurslarında çocukların beyinleri yıkanıyor
Akşam bu haberi okuyan babası şaşırıyor:
- Oğlum, sen böyle haberler mi yapacaksın orada? Yarından tezi yok o işi bırak.
Zaten Murat Alanda şoklardadır ve yapılan çarpıklığı bir türlü içine sindirememiştir. Ertesi günü basıyor istifayı ve bugün AKİTde zevkle okuduğunuz, fincancı katırlarını ürküten o nefis haberle imza atıyor.
İşte böyle, Kanal Dnin Arka Sokaklar dizisinden girdik, Aydın Doğanın arka sokaklarından çıktık. Baksanıza şu dünyanın haline Müşvik Kenter, Neşet Ertaş, Berkant derken bir gün sıra Aydın Doğana da gelecek.
Bilsem nerde, nasıl, saat kaçta,
Tabutumun tahtası bilmem hangi ağaçta.
N.F.K.