Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Lambadan Cin mi Çıkaralım!..”

“Lambadan Cin mi Çıkaralım!..”

Üst üste uçaklar indirilince gündemimize düştü; Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda durumlar nasıl?


Yolcu uçaklarını indirip duruyoruz, savaş uçakları işin olmazsa olmazı..

Korkum; ya “ihmal”, “görev kusuru” vesaire türünden çokça karşı kaldığımız du­rumlardan biri meydana gelir de... Bir yanlışlık olursa...

Ya bizim savaş uçaklarından birinin kanadı mesela Rusya’nın yolcu uçağına “kaza” veya “ihmal” sonucu değiverirse... Maazallah herşey devrilir!..

Hava Kuvvetleri’ni bir yokladım; böyle bir ihtimalden korku var.

Niye var?..

Şöyle bir durum: Hava Kuvvetleri alanında öyle olaylara şahit olduk ki...

Eğitim uçakları düştü, bir önceki Hava Kuvvetleri Komutanı, onca Mehmetçik’i şehit vermemize aldır­maksızın, sonuncu olacağı golf turnuvasına devam etti, Uludere’de olmadık işler oldu!..

Şu hale bakın; Meclis Komisyonu Başkanı, AK Parti Ordu Milletvekili İhsan Şener “Devlet organlarının bilgi vermemesinden şikayetçi!..”

Diyor ki; “Devlet Organları bizleri aydınlatmıyorsa lambadan cin mi çıkaralım!.. Kime soralım; ABD’ye mi yoksa Kuzey Irak yönetimine mi?”

Haydaaa...

Kim vermiyor bilgiyi, hangi cür’etle vermiyor?..

Meclis Komisyonu, “Heron görüntülerini kimin değerlendirdiğini” bulamamış!..

“Hedef tayinini kimin yaptığını” da bulamamış!..

“Vur emrini kimin verdiğini” de!..

E, ne kalıyor geriye...

Koca bir hiç!..

Komisyon Başkanı AK Parti’li İhsan Şener de ne yapsın: “Lambadan cin mi çıkaralım” diyor!..

Bak şu işe; kim vermiyor bilgiyi...

Mesela... Hava Kuvvetleri Komutanlığı mı?..

Sayın Şener’in işaret ettiği “Devlet Organları” hangileridir?

Uludere konusunda Meclis Komisyonu’nun pek bir bilgisi yok.

Peki ne olup bittiğini bilen başka bir merci var mı?

Hava Kuvvetleri Komutanlığı da mı tam olarak bilmiyor yoksa!..

Yanlışlıkla bombalama hadisesi, 34 vatandaşımızın ölümü, sonrasında araştırma, inceleme, soruştur­ma filan...

Uzmanlara soruyorum; bilmiyorlar!..

Uçağın oto pilot sistemi mi arıza yaptı?..

Ne oldu; istihbarat hatası mı var, sevk hatası mı var, idare hatası mı var, yoksa hiç mi hata yok?..

Hadi, Uludere’yi unutalım derken, keşif uçağımızın Suriye tarafından düşürülmesi hadisesi geldi önü­müze...

Uzmanlara sordum; “Böyle bir keşif işinde teğmen görevlendirilir mi?” diye.

Dediler ki; “Hayır, bu Hava Kuvvetleri Talimatnamelerine aykırıdır!..”

Bilmediğimiz işler; mesela NATO’nun ikinci büyük ordusu, nasıl olur da şehitlerimizi bulamaz?

Niçin, özel bir şirketten gemi ve malzeme kiralamak mecburiyetinde kalırız?

Niye böyle, nasıl böyle diye düşünürken, uçağımızın nasıl düşürüldüğünü de anlamış değiliz!..

Uçaksavar ile, hayır uçaksavar ile değil füze ile, hayır kendi kendine... Nasıl düştü bu uçak?..

Uzmanların tahmini bile yok!...

Benim ise endişelerim var.

Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Sayın Mehmet Erten ile bir ortamda sohbet imkanımız oldu. Ancak, bu konuların konuşulacağı bir ortam değildi.

Sayın Komutan, gördüğümüz kadarıyla cana yakın bir asker.

Kendisinin bazı çevreler tarafından hedef alındığını gördük. Mesela, birileri tuttu kendisinin 23 sene­dir hiç muharip görev almadığını öne sürdü.

Kendisine filo komutanlığı verilmediğini yazdı.

Hatta 10 senedir Hava Kuvvetleri Karargahında bulunmadığını yazdı.

Kişiliği, mesleki birikimi hakkında çok şeyler...

Bildiğim kadarıyla, Sayın Mehmet Erten, bu son derece ağır yazıları kaleme alanlara dava açmadı!..

Yazılara baktım; içeriden birileri “yalan” ”yanlış” veya “kısmen doğru” birşeyler uçurmuş gibi.

Mesela... Yılmaz Özdil, niçin Mehmet Erten Komutan hakkında, (25 Mayıs 2012 tarihinde) olmadık id­dialarda bulundu?..

Ve niçin bu yazı hakkında dava açılmadı!..

Ya da açıldı da bizim mi haberimiz olmadı?!

Vakit’i 312 Paşa davasıyla boğmak istediler ve boğdular. O yazıda zerre hakaret yoktu ama bahse konu yazıda hakaretin bini bir para!..

Oralarda neler oluyor neler bitiyor, kim neye oynuyor, burası pek umurumuzda değil.

Ama, iç çekişmeler varsa ve bu iç çekişmeler Allah muhafaza, ülkenin kaldıramayacağı bir takım “hata­lara” yol açarsa o zaman yanarız!..

Sayın Erdoğan sırtlamış Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşımaya uğraşıyor...

Kurumlarımız, bu çabayı kolaylaştıracak birlik ve bütünlük havası içinde olmalı.

Meclis Komisyonu’na bilgi vermemek de kimsenin tasarruf alanında olmamalı!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi